haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

YENİ DEPREME KADAR UYUMAYIN ARTIK

Bir yanımız deprem, bir yanımız Covid – 19..

Deprem tarafı daha ağır basıyor şu anda.

İzmir’de çürük apartmanları yerle bir eden, oralarda yaşayan vatandaşları hem can kaybı hem de evsiz kalma durumuyla çaresiz bırakan deprem, İstanbul veya bir başka bölgede yine kendisini gösterecek.

Çünkü, yaşadığımız coğrafyanın acı gerçeği böyle..

Biz ne yapıyoruz, ağlayıp sızlıyoruz.

Siyasetçiler ne yapıyor?

İktidarı ile muhalefetiyle her gün kavga ediyorlar.

Oysa ülkemizde 6.7 milyon konut çok tehlikeli ve depremde yıkılabileceği açıklanıyor.

1999 Marmara Büyük Depremi’nden bu yana yıkılması gereken konutları tartışıyoruz. Kaç deprem yaşadık, insanlar durmadan öldü ancak biz hala akıllanmadık.

Peki neden? O evlerde yaşayan vatandaşların çoğu dahil, hükümetler ve müteahhit kesimi, aheste – beste davrandılar, pek oralı olmadılar.

Deprem alanında çalışan bilim adamları, her açıklama yaptıklarında “eyvah” dedik ama bir sonraki depreme kadar yine uyuduk.

 RANTSAL DÖNÜŞÜM FANATİZMİ BİTMELİ

1999 büyük depreminden bu yana geçen sürede kentsel dönüşüme karar verildi, hatta bazı yasalar ve yönetmelikler de çıkarıldı.

DASK kısa adıyla deprem ve afetler için sigorta sistemi de kuruldu.

Şimdiki iktidar, orada biriken büyük paraların ne kadaranı kentsel dönüşüme harcadı tam bilemiyoruz.

Sorumlu bir Bakan, tane tane açıklarsa öğreneceğiz. Gördüklerimiz, kentsel dönüşümün rantsal dönüşüme devşirildiği yönünde oldu.

Dünyada yeni düzenin ayak seslerini duyuyoruz. Rantsal hareketler yerini yavaş yavaş rasyonel hayat mekanizmalarına bırakacak. Yani, üsttekiler değil, alttakiler denilen halk tabakası mecburen öne çıkacak. Mecburen diyorum, çünkü dar gelirli insanlar tüm dünyada hem işsizlikle, hem kalitesiz yaşamla mücadele veriyor.

Onlara yeni hayatlar sunulmalı.  

6.7 milyon tehlikeli konutu yıkıp sağlam ve depreme dayanıklı evler yapmaya tüm ülkede başlarsak, “Tamam, iktidar ve muhalefet birlikte deprem ve afetlerde halkı düşünmeye başladı çok şükür” diyeceğim.

TOKİ, rantsal yatırımlardan gerçek işlevine dönmeli öncelikle.

Ne zaman deprem ya da afet olsa, TV kanallarına verilen reklamlardaki lüks konutlar, cafcaflı gökdelenleri seyrettikçe çok sinirleniyorum.

 O, 6.7 milyon tehlikeli evlerde oturan insanlar aklıma geliyor.

Bakın, İzmir’de yıkılan apartmanlar için 11 yıl önce yani 2009’da bu alanda kapsamlı bir inceleme yapılmış. İnşaat Mühendisleri Odası’nın valilik ve ilçe belediyeleriyle hazırladığı raporda, bölgedeki 1490 binadan sadece 39’unun iyi durumda olduğu ortaya çıktı.

Peki o rapor, nasıl karşılandı? Hiç kimse üzerine alınmadı. Duyarlılık göstermedi. Ve son depremde acı gerçekler kendini gsterdi.

30 Ekim’deki büyük sarsıntıda Bayraklı’daki 124 bina ağır hasar grdü, 17’si yıkıldı, 114 kişi hayatını kaybetti.

O yıkılan apartmanlardan birisinin yöneticisi şöyle diyordu: “Ben böyle olacağını tahmin ediyordum. Bizim apartmanı da yapan bir müteahhide söyledim. Ama beni tehdit etti ve üzerime yürüdü..”

Bu ibretlik sözler, her şeyi ifade ediyor.

Bence, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta tüm bakanlar, MHP Lideri Devlet Bahçeli, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tüm müteahhitler, tüm yapı denetim görevlileri, belediye başkanları 112 Acil Çağrı Merkezi’ni sarsıntı anında arayanların feryatlarını onlarca kez dinlemeli ki, yeni gelecek depreme hazırlıklı olalım.   

HAK, HUKUK VE ADALET

Son depremden sonra bunu yaşayanlar, hak arama mücadelesine girişecekler. Uzmanlar, söz birliği etmişçesine uyarıyorlar:

“Depremde yakınlarını kaybedenler veya yaralananlar, binaları inşa eden müteahhitler, yapı denetim firmaları ve belediyeler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmalı. Ölüm olaylarında bu süreç kamu davasına dönüyor. Ancak, yaralanmada mutlaka suç duyurusu gerekiyor. Savcı şikayeti inceledikten sonra bilirkişi raporu ister. Bu rapordaki kusurlular ifadeye çağrılır. Kusur varsa da ceza davası görülür.”

Maddi zararlara gelince. Deprem sigortası olanlan sigorta kapsamındaki hasar bedellerini ilgili şirkete başvuru yaparak alabilirler. Ancak, ödemeler limitli, Evi tamamen yıkılan birinin alacağı üst sınır sadece 240 bin lira. Bu yeter mi?

DASK yaptırmayanların işi daha zor ve yol da uzun.

O nedenle, deprem bölgesinde gönüllü avukatlar vatandaşlara yardımcı olabilmeli.

Evi başına yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş veya yaralı olan insanlar o acılar içinde nasıl iş takibi yapabilir ki..