YARGI MENSUBUNA HAKARET
GÜNDEMÜNLÜ CEZA HUKUKU PROFESÖRÜ ERSAN ŞEN YAZDI: YARGI MENSUBUNA HAKARET
YARGI MENSUBUNA HAKARET
Prof. Dr. Ersan Şen
Hakaret suçunun nitelikli hali olarak düzenlenen ?kamu görevlisine karşı görevinden dolayı? hakaretin, TCK m.6/1?in (d) bendine göre ?yargı görevi yapan?cumhuriyet savcısına karşı işlendiğinde de aynı nitelikli hal uyarınca cezanın artırılması mümkün müdür?
TCK m.6/1?in (c) bendinde tanımlanan kamu görevlisi deyimi; yargı görevi yapan hakimler, savcılar ve avukatlardan, Türk Ceza Hukukunun genel hükümleri uyarınca ayrılmıştır. TCK m.125?de, hakaret suçunun yargı görevi yapana karşı işlenmesini ağırlaştırıcı hal olarak kabul eden hüküm yoktur. 765 sayılı eski TCK?nın m.266/1?in üçüncü bendi ile m.268/1?de; hakaret suçunun, hakim ve savcılara karşı işlenen nitelikli hali düzenlenmiştir. Eski TCK m.266?/1?de üç bent halinde sıralanan resmi heyete (üçüncü bentte hakim ve savcılara) karşı işlenen hakaret suçu, ceza miktarları bakımından üçlü ayırıma tabi tutulmuş ve m.268/3?de ??266. madde ile bu maddede beyan olunan fiiller bu iki maddede gösterilen heyet veya memurlara? denilerek, üç bent halinde ayrılan bu heyete karşı işlenen hakaret suçu ile memurlara karşı işlenen hakaret suçu arasında fark gözetilmiştir. Eski Kanunda açıkça belirtilen bu ayırıma, 5237 sayılı Kanunda yer verilmemiştir.
Belirtmeliyiz ki kanun koyucu; ?Görevi yaptırmamak için direnme? başlıklı TCK m.265?de kamu görevlisi ve yargı görevini yapanlar bakımından ikili düzenleme yaparak, 1. fıkrada kamu görevlisine karşı direnme ve 2. fıkrada da yargı görevini yapan kişiye karşı direnme suçunu düzenlemiştir.
TCK m.265?in 1 ve 2. fıkralarına göre; ?Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi halinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur?.
TCK m.265?in gerekçesinde, ?Maddenin ikinci fıkrasında ise, direnilen kamu görevlisinin yargı görevi yapan kişi olması, bu suç açısından daha ağır cezayı gerektiren nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.? ibaresine yer verildiği görülmektedir. Gerekçede geçen ve yargı mensubunu kamu görevlisi olarak kabul eden görüşe, ?Yargı yetkisi? başlıklı Anayasa m.9, yargı mensubunu ?İdare? içinde yer alan (Anayasa m.128 ve129) kamu görevlisinden ayıran m.138 ila 160 ve TCK m.6/1-c,d nedeniyle katılmadığımızı ifade etmek isteriz. Türk Milleti adına hareket eden yargı mensuplarının sıfatları itibariyle kamu görevlisi gibi kabul edilemeyecekleri, bundan dolayı yargı mensuplarının ?bağımsızlık? ve ?tarafsızlık? ilkelerine sahip kılınıp teminatla donatıldıkları bir gerçektir.
TCK m.265/2?ye benzer bir düzenlemenin ?Hakaret? başlıklı TCK m.125?de yer almadığı, yargı görevini yapana karşı hakaretin suçun nitelikli hali sayılmasının bu nedenle eksik kaldığı, kanun koyucunun TCK m.265?de tatbik ettiği sistematiğe uyulmadığı, dolayısıyla ?suçta ve cezada kanunilik? ilkesi nedeniyle yargı görevi yapana hakaret edildiğinden bahisle TCK m.125/3-a?da yer alan ?kamu görevlisine karşı görevinden dolayı? ağırlaştırıcı halin tatbik edilemeyeceği sonucuna varılmalıdır.
Benzer sorun TCK m.125/5 için de vardır. Bu hükme göre, ?Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır?. Bu hükümde veya 125. maddenin bir başka fıkrasında, ?kurul halinde çalışan yargı mensuplarına? ibaresine yer verilmediğinden, heyet halinde çalışan yargı mensuplarına görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde bu suçun, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılması ve zincirleme suçu düzenleyen TCK m.43?ün tatbiki isabetli olmayacaktır.
TCK m.125?in gerekçesinde; maddede geçen ?kamu görevlisi? kavramının yargı mensupları ile yargı heyetlerini kapsadığına dair bir açıklık bulunmadığı gibi, ?kamu görevlisi? kavramına yer verilerek, TCK ?Genel Hükümler? başlıklı Birinci Kitap?ta düzenlenen ve ?Özel kanunlarla ilişki? başlıklı TCK m.5 nedeniyle özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlarda öngörülen suçlar hakkında da uygulanan m.6?da ?kamu görevlisi? ile ?yargı görevini yapan? kavramları birbirinden ayrı tanımlandığından, TCK m.125/3-a ve 125/5?in hakaret suçunun mağduru yargı görevini yapanlar yönünden tatbiki mümkün olamaz.
TCK m.125/5?de geçen ?kurul? kavramında mahkeme heyetinin anlaşıldığı, hakaret suçu yönünden kamu görevlilerinin ayrı koruma görüp, yargı mensuplarının daha az koruma görmesinin düşünülemeyeceği, her ne kadar TCK m.125?de yasal boşluk gözükse de ?evleviyet? ilkesi gereğince yargı mensuplarının ve yargı heyetlerinin hakaret suçuna maruz kaldıklarında da bu suçun nitelikli hallerinin uygulanması gerektiği fikri ileri sürülebilir. Düşünce olarak katılmakla birlikte, ?Suçta ve cezada kanunilik ilkesi? başlıklı TCK m.2/3 sebebiyle bu düşüncenin mevcut yasal düzenleme karşısında uygulanamayacağı savunulabilir.
TCK m.2/3?e göre; ?Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz?.
Acaba ?Tanımlar? başlıklı TCK m.6?da yer alan ?kamu görevlisi? ve ?yargı görevini yapan? kavramlarının birbirinden ayrı tanımlanması, yalnızca Türk Ceza Kanunu?nun ve ceza normlarının tatbiki için kabul edilmiş sayılıp da, bunun dışında tanımların içerikli itibariyle yargı mensubunun aynı zamanda kamu görevlisi kabul edilmesi ve hakaret suçunun nitelikli halinin bu şekilde uygulanması mümkün olamaz mı?
6. maddenin 1. fıkrasının (c) bendine göre kamu görevlisi deyiminden, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla veya herhangi bir şekilde sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişiler anlaşılmalıdır. 6. maddenin 1. fıkrasının (d) bendinde yargı görevini yapan deyiminden; hakim, cumhuriyet savcısı ve avukatın anlaşılması gerektiği ifade edilmiştir.
6. maddenin 1. fıkrasının (c) bendinin gerekçesine göre; bir kişinin kamu görevlisi sayılabilmesi için aranacak yegane ölçüt, gördüğü işin kamusal faaliyet olup olmadığıdır. Gerekçeye göre kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenen usullere göre verilen siyasi kararla bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Gerekçenin devamında; kamusal faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret ve sair bir maddi karşılık alıp almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının bir öneminin bulunmadığına işaret etmiştir.
Yargı görevini yapanlarla ilgili Anayasa ve TCK m.6/1-d?de yer alan hükümler düşünüldüğünde; yargı görevi her ne kadar kamusal faaliyet sayılsa da, yargı görevinin siyasi kararla bir hizmetin kamu adına yürütülmesi sayılamayacağı ve yürütme organı ile idare tarafından atanan ve kamu görevlisi sayılan kişilerin yargı görevi ifa edemeyeceği gerçeği karşısında, tüm zorlamalara rağmen ?kamu görevlisi? ile ?yargı görevini yapan? kavramlarının eşdeğer görülmesi ve birinin diğerinin yerine kabul edilmesi mümkün değildir.
?Suçta ve cezada kanunilik? ilkesi uyarınca, yalnızca kanunda tanımlanan suçtan ve bu suçun ağırlaştırıcı hallerinden cezalandırılacak olan failin; madde özelinde yer verilmeyen ağırlaştırıcı hal uyarınca cezasının artırılması, dolayısıyla ?yargı görevini yapan? sıfatını taşıyan cumhuriyet savcısına karşı işlenen hakaret suçunun, TCK m.125/3?ün (a) bendi uyarınca ?kamu görevlisine karşı? işlendiğinin kabul edilmesi ve Kanunun yorum suretiyle genişletilip sanık aleyhine uygulanması mümkün değildir.
Yargı mensubuna karşı görevinden dolayı hakaret edilmesi halinde TCK m.125/3 ve 125/5 uygulanamayacağından, bu durumda TCK m.125?in diğer hükümlerinin ?kanunilik? ilkesi gözetilerek tatbiki yoluna gidilmesi gerektiğini, konu ile ilgili yasal boşluk giderilmedikçe yargı mensubuna hakaret suçundan dolayı kıyas yoluyla kamu görevlisine hakaret suçunun hükümlerinin uygulanmasının Anayasa m.38/1-3 ve TCK m.2?ye aykırı olacağını ifade etmek isteriz.
KAYNAK: https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=91350
İlginizi Çekebilir
BAŞKAN SEÇER, KARDEŞİNİ SON YOLCULUĞUNA UĞURLADI
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in kardeşi Uğurcan Seçer, Tarsus Güney Mezarlığı’nda kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı. Başkan Seçer'i acı gününde CHP önceki dönem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP Mersin İl Başkanı Koral Ömür, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları, milletvekilleri, kamu kurumlarının yöneticileri, iş ve siyaset dünyasının temsilcileri, basın mensupları, çalışma arkadaşları ve Mersinli vatandaşlar yalnız bırakmadı.
Pentagon: Suriye'de 900 değil, iki bin Amerikan askeri var
Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon, Suriye'de daha önce açıklananın iki katından fazla ABD askeri bulunduğunu açıkladı.
MERSİN GÜMRÜĞÜNDE OPERASYON: 114 GÖZALTI
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya kendi hesabı X de paylaştı:
Gisèle Pelicot'ya tecavüzle itham edilen eski kocasına 20 yıl, diğer 50 sanığa çeşitli hapis cezaları
Tüm dünyanın yakından takip ettiği Gisèle Pelicot tecavüz davasında sona gelindi. Fransa'nın Avignon kentinde görülen mahkemede yargıçlar Gisele Pelicot'nun eski eşi Dominique Pelicot'yu suçlu buldu.