SONUCU BELLİ İHALELER???
SAĞLIKHer şeyin başı sağlık adlı köşede yayınlanan bu günkü yazıdır: SONUCU BELLİ İHALELER???
Yolsuzluk olmasın. Şaibe ve şüpheye yer verecek bir işlem tesis edilmesin, tüyü bitmedik Yetimin Hakkı gözetilsin.
Benim tüm yazdıklarımda ki amacım, Bundan başka bir şey değildir.
Bu arada şunu da söylemek istiyorum; dünkü yazımdan sonra birçok sağlık çalışanı arayarak bana Teşekkür etti. En az Doçent düzeyinde bir akademisyenin Mersin İl Sağlık Müdürü olması fikri Herkesçe çok benimsenmiş. Mümkünse bakanlıkta çalışmış, bakanlık tecrübesi olan, rüştünü ispat etmiş, dürüst. ilkeli, çalışkan bir İl Sağlık Müdürü olsun diye, bana talepte bulundular. Ben de üzerime düşeni yaptım ve tüm bu yazdıklarımı hem Sayın bakanımız Lütfi Elvan hem de Sayın sağlık bakanımız ile paylaşıyorum.
Biliyorsunuz haftalar önce Mersin İl Sağlık müdürünün görevden alınacağını söylemiştim. Yerine gelmek için Partili mahalle temsilcilerine kadar arayan bin bir yüzlü bir Başkan olduğunu da belirtmiştim. Bugüne kadar ne yazdıysam, Ne söylediysem, hepsi doğru çıktı. Haklılığım bir kez daha görüldü.
Şimdi de, kamu hakkını gözettiğim, bir başka konuyu ele alacağım. Bu konu sadece Mersin için değil, tüm Türkiye'miz için aslında kanayan bir yara. Biliyorsunuz, ülkemizde kamusal faaliyetlerin yürütülmesi esnasında, piyasada mal hizmet alım ve yapım işi temini sürecinde, yolsuzluklara, sıkça rastlanmaktadır.
Yolsuzlukların engellenmesi, daha rekabetçi, daha saydam ve eşit muameleyi esas alan bir tedarik Mevzuatı oluşturmak için 2002 yılında 4734 sayılı kamu ihale kanunu yayımlanmış olmakla birlikte, amaçlanan hedefe Tam manasıyla ulaşıla bildiğini söylemek zordur.
Ülkemizde genel olarak kamu hizmetleri ve buna paralel olarak kamu harcamaları sürekli artış eğilimindedir. Bu noktada etkinlik ve verimlilik sorunu daha çok tartışılır hale gelmiştir.
Sunulan kamu hizmetlerinin bir kısmının, Özel sektörde karşılanması veya kamu kurumlarınca hizmet sunumu için gerekli olan ihtiyaçların, özel sektörden "en iyi mal en uygun fiyat" ilkesi çerçevesinde tedarikinin sağlanması maksadıyla ihale mevzuatları düzenlenmiştir.
Bu düzenlemelerle rekabet koşulları sağlamak, en uygun fiyatın belirlenmesi amaçlanmış olmasına rağmen, rant kollayan kişi veya gruplar, kamu harcamalarından çıkar sağlamak maksadıyla, Yolsuz davranışa yönelebilmektedir.
Kamu harcamalarının büyüklüğü ve idarelere tanınan takdir Hakkı nedeniyle, kamu alımlarının, yolsuzlukların ana faaliyet alanı haline geldiğini söyleyebiliriz. Yolsuzlukların topluma maliyetinin giderek artması ve ekonomik gelişimin önüne geçmesi, yolsuzlukla mücadeleyi kaçınılmaz hale getirmiştir. Ben de hem gazeteci olarak hem de STK önderi olarak görevimin gereği bu konuların üzerine eğiliyorum.
Yolsuzluk kelimesi, büyük Türkçe sözlükte, bir görevi bir yetkiyi kötüye kullanma olarak tanımlanır. Yani emanet edilmiş olan Yetkinin kamusal ve özel çıkarları zedeleyecek şekilde her türlü kötüye kullanımı olarak da tanımlanır. Yani burada kamu çalışanlarına ve özellikle yöneticilere büyük görevler düşüyor...
Burada kamu görevini güç, görev ve yetkisinin rüşvet, irtikap, kayırmacılık, sahtekarlık ve zimmet yoluyla kötüye kullanılması, Hem bizim yasalarımızda, hem de uluslararası hukukta suç olduğunu belirtmeliyim.
Yolsuzluğun var olabilmesi için 3 ortak unsurun mevcudiyetinden söz edilir.
Bunlar; yetkili birinin ya da kamu görevlisinin varlığı, yetkinin kural dışı kullanılması ve çıkar sağlanması unsurlarıdır.
Benim üzerinde durduğum konu, SBYS'de ihalesidir. Burada kamu, Çok dikkatli olmak zorundadır. Daha önce de belirtmiştim, son 3 yılın hesabını personel ve Destek Hizmetleri Başkanı verdi mi? Kamu harcamaları sıkı bir şekilde denetlendi mi?
Benim arkamda İl Başkanı var, Kaya gibi sağlamım, Yerim taş gibi Sağlam diyerek, görev yetki ve sorumluluğunu unutanlara bir kez daha sesleniyorum. Yüce devletimizin Ali menfaatleri kişilerin şahsi menfaatlerinin üstündedir. Devletimiz gün gelir yapılan her türlü yanlışın hesabını sorar. Bu ülkenin mahkemeleri var savcıları var bu ülke bir hukuk ülkesidir.
Ben her türlü ihale usulünü çok iyi bilen biriyim. Mal ve hizmet alımının nasıl yapıldığını çok iyi bilirim. Kamu ihale kanunu defalarca okumuş bir insanım. Bu konuda yapılabilecekleri de önceden yazıyor ve söylüyorum. Devletimi milletimi koruma adına görevimi yerine getiriyorum.
Geçmişte yapılan bazı ihalelere baktığım zaman bir kişiye ait olan 5/6 firma olduğunu gördüm ve bu firmaların o kişinin Yakın akrabaları ve beraber çalıştıkları üzerine kurulu olduklarını gözlemledim. Bu kişinin firmalarının bazılarının Yeterlik Belgesi var ama bazılarının Yeterlik Belgesi yok. Yeterlilik belgesi olmayan firma yeterlilik belgesi olan firmayla iştirak halinde ihaleye giriyor ve ihaleyi kazanıyorlar. Her iki firmada aynı kişinin, iş deneyim belgesi olmadığı halde, bu şekilde ihale alabiliyorlar. Sonuçta baktığınız zaman, burada çok büyük bir haksızlık söz konusu oluyor. Baştan sona hukuk dışı işlemler olduğunu görüyoruz. Bu ve buna benzer birçok idari kusurunu görmemek mümkün değil. Sonuçta para akışı izlenirse bütün para akışının aynı kişilerde toplandığını da görüyorsunuz.
Tamamlanmamış işi tamamlanmış gibi gösterebilmek de, istenen teknik özelliklerden daha düşük evsaf ve özelliklerde iş kabul edebilmek ve daha kötüsü bu eksikliklerin tespitinin zor olduğunu bilen Yüklenici ve idare görevlileri yolsuzluk eğilimi gösterebilmektedir.
Çok defalarca dile getirdim, bir sağlık memurunun bilgi işlem ve hastane yönetim sistemlerinin başına getirmişsiniz. Bu işten vazgeçin dedim. Bu sağlık memuru ve 10 yıldır tüm bilgi işlem ihalelerini alan Firmanın aynı memleketten olduğunu yazdım. Ehliyet ve Liyakat olursa kamu Hakkı gözetilir dedim. Ama maalesef bu konular hep göz ardı edildi. Kamu, boş yere trilyon lira harcadı.
Şimdi asıl sormak istediğim bir konuda şu.
Bu bilgisayar programları tek bir merkezden yapılamaz mı?
Bakanlık Türkiye'deki her Hastanesi için yeterli teknik altyapı sağlayamaz mı?
Memleket de kenar mahallelerde, merdiven altı yerlerde bu iş yapan firmalar yapıyor da, koskoca devlet, bunu yapamıyor mu?
İnanın trilyonluk ihaleleri alan bilgi işlem firmalarının bürolarını görseniz, hayretler içerisinde kalırsınız. Özellikle buraya girip çıkan Kamu görevlilerinin takip edilebilmesi bile başlı başına bir iştir.
İnanın, Sağlık Müdürlüğü kadrosundaki Mühendisler bile bir kuruş harcamaya yol açmadan bu işlerin hepsini ücretsiz yapabilir.
Yeter ki bu insanlara olanak sağlansın. Kendini devlete katkım olsun diye bu iş, kendisinin işi olmadığı halde bu iş için çalışan insanlar var. Geçmişte sağlık müdürlüğünde çalışan bir kişi (DR) bilgisayar programlarını yazar, tüm sistemlerin sorunlarını çözerdi. Çalışmaları ile Devleti trilyonlarca lira kara geçirirdi. Tabii sistem o kişiyi de müdürlükteki görevinden ve yönetim görevinden uzaklaştırdı. Sadece bu kişi bile göreve davet edilerek bu tür yönetim sistemleri ve bilgisayar programları ihaleleri kontrol altına alınabilir.
Ülkemiz genelinde bütün hastaneler aynı mevzuata tabi. Bütün hastanelerin kontrolü, Sağlık Bakanlığı'nda. O halde neden her hastane sbys gibi ihaleler için ayrı ayrı işlem tesis ediyor?
Bu konu çözülürse, devlet katrilyonlarca kar edecektir. Geçmişte yapılan bir ihaleye 14 trilyon para harcandı. Aynı dönemde yapılan ihaleler arasındaki fiyat farkları oldukça şaşırtıcıydı. Mersin bu ihaleyi 14 trilyona yaparken başka bir şehir daha geniş kapsamlı aynı isi 600 bin liraya mal etti. Bu fiyat farkları nereden doğuyor? Nasıl oluyor? Bunlar ciddi bir şekilde araştırılmıyor mu? Şimdi önümüzde Duran ve iptal edilen SBS’ye ihalesinin 25 trilyona yakın olduğu konuşuluyor. Görünen o ki, yine aynı ekipmanlar, aynı teknik ve fiziki altyapı, aynı çalışanlarla yine devam edecek. Çünkü bu şartlarda bir başka firmadan bir başka kişinin ihaleyi kazanma ihtimali yok. Rekabet şartları yeterince oluşturulamıyor. Maalesef çok daha uygun fiyatlara bu işler yapılabilir.
Mersin'de herhangi bir ihalede usulsüzlük var denildiği zaman olay hemen kapatılmaya çalışılıyor.
Ben diyorum, bakın şartnamelere uyuluyor mu, cihazları ve teknik altyapıyı iyi kontrol edin. İyi kontrol edin. Hülle olmasın. Dönüp bana hakaret etmekten vazgeçin. Ben Tüm bunları kamu hakkı ve vicdanı için yapıyorum.
Şimdi buradan Sayın il başkanımıza sesleniyorum.
Sizin adınızı kullanarak iş yapmayan, işten kaçan, kamu çıkar ve menfaatlerini ikinci planda tutan yöneticileri görevden alın. Bu kadrolarla 2023'e gidilmez. Mersin'de hezimete uğrarsınız. Şeffaf objektif ve hesap verebilen yöneticilerle çalışın. Dürüst olsunlar, her sıkıştıklarında ben yapmadım, İl Başkanı böyle istedi demesinler. Eminim yapılan birçok şeyden sizin de haberiniz yoktur. Haberiniz olmadığı konularda sizin isimlerimizin kullanılmasına asla müsaade etmeyin.
Biliyorsunuz önce de söylemiştim ben bir araştırma yaptım. Kim, kimin yakını, akrabası, ya da kim kimin siyasi referansı, hepsini ortaya çıkarmıştım. Bunları bugüne kadar yazmadım. Ama önümüzdeki günlerde bunu da tüm okuyucularımızla paylaşacağım. Aynı aileden birçok kişinin işe alındığını tespit ettim. Siyasi referanslarıyla bir yerlerde yetkili pozisyon almış olanların hepsini tespit ettim. Bu işlerden vazgeçelim. Tekrar ediyorum, işi ehline bırakın. Vatanın ve milletin çıkarını düşünen gece-gündüz karşılıksız çalışan dürüst yöneticiler atayın. İnanın bu kadar yüksek Maaşlar olmasa, mevcut yöneticilerin birçoğu yönetici olmak için sizlerin kapısını aşındırmaya. Alınan yüksek Maaşlar neredeyse bir Milletvekili maaşı kadar. Onun içinde iş üretmekten çok, Herkes yerini ve pozisyonlu korumaya çalışıyor.
Sayın il Başkanım, Sayın siyasiler, Sayın milletvekilleri ve sayın Bakanım Lütfi Elvan, Lütfen bu SBYS ihalesine dikkat edin ve şaibeye yer vermeyin.
Gelin Türkiye'de bir ilki başaralım. Ben tüm çevremle destek olacağım. Hastane yönetim sistemleri ile ilgili ihalelerin bu bilgisayar firmalarına verilen paraların kontrolü yapalım. Bunları vermeyelim bu işleri ücretsiz kendi imkânlarımızla yapalım.
İl Müdürlüğü'ne vekalet edecek kişinin de, bu aşamada, hiçbir şaibeye bulaşmamış olması gerçekten çok önemli. Yeni İl Müdürü gelinceye kadar vekalet eden kişinin herhangi bir yolsuzluk soruşturması olmasın, kamu vicdanı Her anlamda rahat etsin. Dosyası olan soruşturması olan geçmişte usulsüzlükler yapmış olan kimseyi vekâleten dahi olsa İl Müdürlüğü makamını oturtmayın.
Toros Devlet Hastanesi yetkililerini yazdım iyi dediniz ama bugün Toros Devlet Hastanesi bir dünya rekoru kırdı. Bütün dünyada aşı çalınma olayında 1 numara oldu.
Şimdi destek ve personel hizmetleri Başkanlığı yapmış olan son 3 yılı oldukça tartışılır yöntemlerle geçirmiş olduğu iddia edilen kişiye de çok dikkat edin diyorum.
Bu kişinin yapmış olduğu ihaleler, yapmış olduğu icraatlar, personel atamaları noktasında birçok söylenti var. Bunlar sağlık bakanlığımız müfettişlerince çok acil incelenmelidir.
ALLAH, DEVLETE VE MİLLETE ZEVAL VERMESİN.
Baki Selam ve Dua ile.
CEVAP HAKKINA SAYGILIYIZ.
Cevabı yazıda, adı geçen ilgilisi ve yetkilisi göndermesi gerekir. Telefon ve iletişim bilgilerini koymayı unutmayınız.
CEVAP GÖNDERECEĞİNİZ ADRES: batuhansezerhaberanaliz06@gmail.com
İlginizi Çekebilir
'Sessiz tehlike': Tedavi edilmezse körlüğe neden oluyor
Tedavi edilmezse görme kaybına ve körlüğe yol açabilen glokomun erken teşhis ve tedaviyle kontrol alınabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Takmaz, düzenli göz muayenesinin göz tansiyonunun sessiz tehdidine karşı hayat kurtardığını belirtiyor.
‘Bıçak parası alan’ doktor tutuklandı
Diyarbakır’da ameliyat olacak hastalardan ‘bıçak parası’ aldığı iddia edilen doktor tutuklandı.
DEHB tanısı neden bu kadar arttı? Erkekler ve kadınlar nasıl farklı etkileniyor?
"İşinde başarılı, mükkemeliyetçi hatta aşırı kontrolcü kadınlar yardım almak için gelebiliyorlar.
Hakim ve Savcılara sağlık muayenesinde öncelik hakkı getirildi
Sağlık Bakanlığı Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün 2024/11 sayılı Poliklinik Hizmetlerinde Öncelik Sırası Genelgesi'nde 'Hâkimler ve Cumhuriyet Savcıları' sağlık kurum ve kuruluşlarında poliklinik muayenelerinde öncelik sırası alacak gruplar arasına dahil edildi.