ÇÖZÜMSÜZLÜKLERDEN ÇÖZÜM ÇIKAR MI?
Belki normal zamanlar yaşasak, hayat pahalılığı bizleri can evimizden vurmasa daha sabırla davranır, seçimleri de rahat rahat bekleriz.
Öyle değil ne yazık ki.. Yeni ekonomik model ya da modeller hep başa çıkılamayan dolarizasyonla düşük faize endekslenen politikalar, vatandaşı yüksek enflasyon karşısında çaresiz bırakıyor.
Varlığı ya da bol parası olanlar bile şikayete başlamışsa yanlış giden durumların doğru çizgiye çekilmesi gerekiyor.
Tamam, 2.5 yıllık bir pandemi süreci yaşadık, kapandık, iktidar destekler verdi, yardımlar yaptı, bunlar da ekonomiye büyük yük bindirdi. Hepsini kabul ediyoruz ancak çığ gibi üzerimize düşen yakıt, kira, gıda zamlarını karşılayamıyoruz. Cep delik, cepken delik.
Üstelik bu sıkıntıların nasıl çözüleceğine dair ortada SOMUT bir TAKVİM göremiyoruz. Günlük politikalarla, demeçlerle deneme sınama yöntemiyle ilerleyen zaman GÜVEN’İ de zedeliyor.
Pratik olarak insan için de ülke için de aynıdır: Eğer borcunuz varsa mutlaka bunu geri ödemek için faiz isterler.
Yok kardeşim, “Ben faiz vermeyeceğim ama borcumu ödeyeceğim” denilirse alacaklılar size gülerler. Ya borcunuzu en kısa zamanda sıfırlayacaksınız, ya da faizi kabul edeceksiniz.
Kredi kartını kullanırken bile gelen dekontta dönem borcu, minimum ödeme diye iki kalem vardır. Dönem borcunuzu tümüyle karşılarsanız ve minimum ödemeye gitmezseniz tamamdır. Faiz yoktur.
Tersi olursa bilmem yüzde kaçtan banka, size her ay faizi söke söke ödetir.
Bakın, cari açık yine rekor kırdı.
Döviz korumalı mevduat, şimdi de GES (Gelire Endeksli Senet) enstrümanlarıyla millet, dolar alımından LİRA’ya dönsün diye uğraşılıyor.
Umarız ki, bu çare arayışları yaşanan ekonomik sıkıntılara derman olur ama görünen o ki, yine deneme –sınama vaziyetleriyle ilerliyoruz.
Sanayici üretimini borçla yürütüyor, hane halkı gününü borçla çeviriyor. Bir yanda büyük israflar gündemde bir yanda yapılan yatırımlara ödenmesi gereken paralar dolarla yapılıyor.
Nasıl ÇÖZÜM bulunacak bilen yok.
Bize kemer sıktırmakla ünlü IMF bile bir TAKVİM verebiliyordu.
Şu anda aşırı kemer sıkmamıza rağmen bu işin ne zaman çözüme kavuşup rahatlayacağımız konusunda bir inancımız yok.
Asgari ücrete ara zam da yapılsa, emeklilerin maaşlarına yeni yüklemeler düşünülse de vatandaş, “Yaşadığımız kötü kaderden aydınlığa ne zaman çıkacağız?” diye sorup duruyor.
SİYASET ÖYLE TIKANDI Kİ..
İktidardaki Cumhur İttifakı da muhalefetteki Millet İttifakı da çözümsüzlüklerden ÇÖZÜM çıkaramıyor.
Demek ki sorunları çözme sanatını ifade eden siyaset çok tıkandı.
Millet İttifakı’nın seçim olsa başa geçse de, nasıl bir takvimle çalışacağı belli değil.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, her daim her sorunun çözüleceğini söylüyor. Bu yetmez, takvim vermeli. Kaynakların nasıl düzenleneceğini anlatması lazım.
Yoksa ENKAZ EDEBİYATI gündeme gelir ki, aman almayalım...
İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in sohbetini dinliyorum. Ohh, seçim olsun “Biz birinci parti olacağız ve her meseleyi çözeceğiz” diyor.
O da TAKVİM veremiyor.
Hadi seçim oldu, önce parlamenter sisteme geçmek için çalışılacak. Bu da en az 2 yıl alır.
Peki vatandaşın bu pahalılıkta 2 yıl bekleyecek SABRI var mı?
Yemin ederim ki yok. Önce ekonomik sorunlar çözülmeli.
İşte bunun gerçekleşmesi için SİYASET’i doğru kullanmak gerekiyor.
Kullanılamıyor, çünkü siyasiler “Ne yaparız da gelecek seçimde en çok oyu alıp nasıl iktidara sahip oluruz?”un hesaplarını yapıyor.
Bu hesaplarda da derinlik yok, sunulan politikalar zayıf kalıyor.
Öyleyse bizler, Godot’yu bekler gibi gerçek bir çözümcü lider peşinde olmalıyız.
Vatandaşı hep ARAF’ta bekletirseniz, anketlerde KARARSIZLAR’ın sayısı da beklemediğiniz kadar artar. Çünkü insanlar arada derede yaşıyor.
Son söz; Şu seçimler, bir an önce yapılsın da siyasetçiler “Anyayı Konya’yı” bir görsün.
Çünkü, hayat boşluğu sevmiyor.