HER ŞEY SADECE PARA MI?
Karmakarışık bir dünyada yaşıyoruz ne yazık ki…
Adeta dünyanın çivisi çıkmış. Doğrular ve gerçekler herkesin durduğu noktaya göre değişiyor.
PARA, TEK TANRI OLMUŞ…
Vicdan, ahlak, hesap verebilirlik hak getire…
Dar ve sabit gelirliler piramidin en altında. En üstteki yüzde 20’lik kesim dilediğince yaşıyor. Bu kesime girmek isteyenler, bebek ölümleri de dahil her türlü oyunu oynuyor.
Hipokrat yemini bile canavarca bebekleri öldüren doktorları caydıramıyor. Özel hastaneciliği, sadece para kazanmaya odaklarsanız, insan sağlığı değerli olamaz.
Eski sağlık bakanlarının kendi hastanelerinden denetim anlamında haberlerinin olmaması bir tesadüf mü?
Sağlam tıp mensuplarını ayrı tutuyorum ancak yeni Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, 4- 5 bin denetimden bahsederken bebeklerin ölümüyle ilgili harekete erken geçemedi.
Hukuk cephesine bakıyoruz, savcılar, hakimler ve avukatlar da PARA söz konusu olduğunda etik kuralları hiçe sayabiliyorlar.
Sağlam hukukçulara tabii ki sözüm yok.
Her gün kadınlar, çocuklar ve can dostu hayvanlar öldürülüyor.
Suçlular hapse bir girip bir çıkıyorlar.
Memleket mafya babalarının, uyuşturucu satıcılarının cenneti haline gelmişse, sorumlular utanmalı istifa etmeli ki, etik değerler ortaya çıksın. Eskilerin yerine gelenler, bilmeli ki vatanseverlik işini doğru yapmaktan geçer.
Eski adıyla SSK, şimdiki adıyla SGK’nın soyulması yeni bir gelişme değil. Ancak bu kadar acımasızlık ilk kez hayatımıza girdi.
Bebek doğum oranlarının düşük olmasından şikayet edenler, 10 civarında bebek ölümüyle gündeme gelen konuyu binlerce kez düşünmeli. SGK nasıl soyuluyor meselesi öyle önemli ki matruşka gibi araştırıp soruşturuldukça binlerce etik dışı olayın ortaya çıkması söz konusu olabilir. Sağlık Bakanlığı, başta ilaçtan başlayarak SGK ile çalışan tüm hastaneleri didik didik incelemeli.
Gerçek denetimler yapmalı ki durum ortaya çıksın…
YENİ KONUK İSTEMİYORUZ
Paradan söz açmıştım ya.
İsrail – Filistin - İran- Lübnan ekseninde savaşlar ve saldırılar sürerken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Alman Başbakanı Olaf Scholz’u İstanbul’da ağırlarken yeni mülteci alma konusundaki sözleri yeni endişeler doğurdu. Erdoğan, Scholz’a savaştan etkilenen insanların Türkiye’ye alınabileceği mesajı verdi.
Bu sözler belki AB’nin büyük patronuna “Sizler geri kabul anlaşmasına uyumlu olarak gerekli paraları verin, biz onları alalım” anlamına da geliyor.
Şu anda ülkemizde 3.5 milyon Suriyeliye ek İranlı, Afgan, Afrikalı ve başka yerlerden gelen toplamda 8- 9 milyon mülteciye ulaşan göçmen nüfusunu barındırmaya gerçekten hazır değiliz.
Her şey PARA değil. Ucuz işçi meselesi de değil.
Türkiye bindiği dalı kesmemeli ve şu Geri Kabul Anlaşması’nı iptal etmeli…
Ucuz işçi cenneti olmamalıyız. Göçmen alınacaksa kaliteli insanlar gelmeli ve sayıları da sınırlı tutulmalı.
Tarihe bir bakarsak aşırı göç yüzünden kaç devletin, imparatorluğun sonu gelmiş, görebiliriz.
Türkiye bir tane ve başka gidecek yerimiz de yok..