Kim kimi yönetiyor, Erdoğan'mı Bahçeli'mi?
KİM KİMİ YÖNETİYOR ERDOĞAN MI, BAHÇELİ Mİ?
Günlerimiz, haber bombardımanı altında geçiyor neredeyse.
Kayyum atamaları, siyaseti altüst ederken, iktidarın patronu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan değil de MHP Lideri Devlet Bahçeli imiş gibi bir ortam oluşuyor.
Bahçeli, Erdoğan’ın kendi korumasında olduğuna da özellikle dikkat çekiyor.
Bahçeli’nin son açıklamaları Cumhur İttifakı’nın yeni Anayasa’yı ne olursa olsun mutlaka çıkaracağını, PKK’nın emekli terörist başı Abdullah Öcalan’ın da TBMM’de gerekli düzenlemelerin ardından mutlaka konuşturulacağına da bir kez daha ortaya koyuyor.
“Öcalan, Meclis’te çıksın örgütü lağvettiğini bizzat açıklasın” diyen Bahçeli, Erdoğan’a kıyasla ŞAHİN politikalarına tavizsiz devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanki Bahçeli ne derse desin ona hemen uyum sağlıyor ve hayat böyle sürüp gidiyor.
Belki O’nun da işine geliyor bu durum.
Gözü ekonominin düze çıkarılmasında yetki verdiği Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’te. 2025’e kadar da böyle zamanın geçmesini bekleyecek.
Ekonomi istediği kıvama gelince de erken seçim mi, zamanında seçim mi kararını verecek.
Bahçeli, eğer terör biterse enflasyon canavarının beli de kırılırsa Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı konusunda tereddüdü olmadığını da ısrarlı biçimde irdeliyor.
Yani bir anlamda Erdoğan’ın tek adayı olduğunu da kamuoyuna ilan ediyor.
Haydi hayırlısı…
Yeni genel seçimlerde hangi tarihte SEÇİM yapılırsa yapılsın Erdoğan tek aday olarak Cumhurbaşkanı olabilecek.
SALINCAKTA SALLANIYORUZ
Halk olarak bizleri düşünen var mı?
Canları isterse istedikleri belediyelerde kayyum atıyorlar.
Hiçbir sakınca görmeden seçilenleri saf dışı bırakabiliyorlar.
Terörle ilişkilendir, gerisini merak etme. Tek yol bileti var orası da cezaevi…
İmralı’da tutuklu Öcalan, diyelim ki Meclis’e çıktı, “PKK’yı lağvettim” dedi.
Çok mutlu oluruz bundan.
Ne var ki, zaten aslında PKK kökenli, ancak üç harfi farklı olan YPG, PYD vs. vs. örgütler var.
Bunlar Öcalan’ı dinleyip kendilerini lağvederler mi?
Arkalarında ABD ve Rusya var.
Suriye sınırımıza yüzbinlerce örgüt üyesi militan doldurulduğu iddia ediliyor.
Bahçeli, o örgütlerle ilgili ne düşünüyor?
Hani devletin bekası için her şey yapılmalıdır deniliyor ya,
Yani bir devlete karşı, komşusu olan ya da olmayan bir siyasi güç tarafından izlenilecek bir çıkar politikası vardır.
Bu politika her daim o devletin bekasını tehlikeye atar.
Bu noktada bir başka beka sorunu da devletin siyasi sistemi ya da siyasi mimarisiyle ilgilidir.
Devletin siyasi mimarisi demokrasiden ziyade etnik referanslı bir yapıya mı dönüştürülüyor yoksa dönüştürülme çabası içerisinde mi bulunuluyor.
Sonuncusu da halk için değerli ve anlam ifade eden şeylere; insan hayatı, sosyal hayat ve aile hayatı gibi kişisel değerler risk ve tehdit altında mı?
Yani onların varlığıyla ilgili bir sorun mu var?
Bu soruların cevaplarını siyasilerden beklemek hakkımız.
45 yıla yakındır PKK ile uğraşıyoruz. Kaybolan bu yıllarımızı artık geri almalıyız.
Binlerce şehidimizi ve 100 milyarlarca dolarlık savunma giderlerimizin bedelini kim ödeyecek?
EKONOMİ DE BEKA MESELESİ
Tam bağımsız Türkiye istemek için terör yanında bozuk ekonomi de bir beka sorunudur.
Bir ülkenin ekonomisinin yabancı finans kurumlarının risk alma iştahına giderek duyarlı hale gelmesi çok kolay çözülecek bir mesele değil.
Kaç kez krizler yaşadık.
Her seferinde ekonomi küçüldü, sıçrayan kur, enflasyonu da azdırdı ve yoksulluk arttı.
Son krizde de böyle oldu. Hala taşlar yerine oturmadı.
Mehmet Şimşek’in patronluğunda yürütülen programa inanmayan çok sayıda uzman ve akademisyen var.
Yüksek enflasyon ve alım gücünün yerlerde olması da 2025’in yine çok geçeceğine işaret sayılıyor.
Bu nedenle Türkiye hem siyasi alanda hem de ekonomide kırılganlık riski taşıyor.
Bence siyasiler önce ekonomiyi odaklarına almalı.
Bu sorun çözülmeden başka meseleler çözülemez…
Anayasa da bekler.
Öcalan da bekler..