haberanaliz
Perihan ÇAKIROĞLU

Perihan ÇAKIROĞLU

Mail: perihancakiroglu@gmail.com

Yeni bir hikâye Yazmak ama nasıl?

Yeni bir hikâye Yazmak ama nasıl?

Dünya, Covid -19’la darma duman olan ekonomik krizleri nasıl yöneteceği konusunda ne yapılacağını hala bilemiyor. Altına hücum, doruklara ulaşan fiyatlara ulaşırken, şimdilerde gümüş de sıraya girdi.

Dolar ise bizim gibi gelişmekte olan pazarlarda aldı başını gidiyor.

Ard arda kriz senaryoları yapılırken, Türk ekonomi yöneticileri, bu senaryoların boşa çıkarılacağına yönelik açıklamalar yapıyor. Önlemler almaya çalışıyor, bunları kimi zaman telaşla, kimi zaman da soğukkanlılıkla izlemeye çalışıyoruz. Yeni reform paketleri gündeme geliyor ama pandemi süreci uzadıkça da paketler çare olmaktan çıkıyor. İstikrarı sağlayabilmek için sihirbazlar gerekiyor.

İşin özeti; günlük ve aylık politikalar yetmiyor, ülkeler sürekli para basarak yangını söndürmeye çabalıyor.

Bu durum ne kadar sürer kimse bilmiyor.

Buna karşın şimdilik Avrupa daha atak davranıyor. Yeni normalde yeni hikâyeler yazmak için seferberlik çizgisinde ilerliyor.

Bakın, AB Dönem Başkanlığı’nı 1 Temmuz’dan itibaren Almanya üstlendi. Pandemi sürecinde bu görevi AB’nin lokomotifi olarak alması önemli bir şanstı.Yaşlı kıtaya önderlik yapmak da bir kadına yani Alman Şansölyesi Merkel’e düştü.

Avrupa  İş Dünyası Konfederasyonu BusinessEurope, tez elden  Merkel’e AB özel sektörünün önceliklerine ilişkin mesajlar ileten önemli bir mektup gönderdi. Mektup, 5 Haziran’da BusinessEurope Başkanlar Konseyi kapsamında yapılan görüş alışverişi sonucu kaleme alınmıştı ve 6 öncelik sıralıyordu. Bu öncelikler şöyleydi:

  1. COVİD-19 krizinin üstesinden gelecek, olumlu etkilerinin uzun bir süre devam edeceği ekonomik ve sosyal toparlanma.
  2. Sürdürülebilir Avrupa.
  3. Daha güçlü ve yenilikçi Avrupa
  4. Adil Avrupa.
  5. Küresel arenada güçlü bir Avrupa.
  6. Güvenli, ortak değerler Avrupası..

Bunları açık açık yazıyorum ve “Perde arkası”nı iletmek istiyorum ki, Avrupa’dan yola çıkarak kendi yeni hikâyemizi oluşturacaksak “içinde neler olmalı?” sorusuna cevaplar verebilelim.

Öyle ya, “yeni bir hikâye yazalım” görüşünde olanlar öncelikle bilmeliler ki, hala adaylık sürecimizin devam ettiği yanı başımızdaki Avrupa ülkeleriyle sıkı ticari ilişkilerimiz bulunuyor.

Toplam ihracatımızın yarıya yakınını kapsayan AB ile kaç yıldır konuştuğumuz Gümrük Birliği’ni hala güncelleyemedik. Bilemiyoruz bu alanda görüşmeler var mı, neler yapılıyor?     

Bu aralar pek ses çıkmıyor da.

Yeşil Anlaşma ve dijital Avrupa

Yine gelelim, Avrupa iş dünyasının Merkel’e gönderdiği mektuba... Mektupta “Yeşil Anlaşma” ve Avrupa’nın dijital kapasitesinin Avrupa’nın toparlanma stratejisinin temel direkleri olması gerektiğine inanıldığı belirtildi. Buna göre de “kurtarma planı”nın bu iki sütunun ötesine geçmesine dikkat çekildi ve beklentiler şöyle sıralandı:                

• Ekonomik ve sosyal iyileşmenin yanı sıra COVID-19 krizinin uzun vadeli sonuçlarının üstesinden gelmek için kararlı bir cevaba ihtiyaç bulunuyor. Almanya Dönem Başkanlığı iddialı ve eşgüdümlü Avrupa Toparlanma Planı üzerinde hızla anlaşmaya varılmasını sağlamalı. AB fonlarının aktarılması, Avrupa Sömestri çerçevesinde kararlaştırılan ve üye ülke özelinde hazırlanan yapısal reformların uygulanması ile bağlantılı olmalı.

• Daha güçlü ve yenilikçi bir Avrupa için AB Çok Yıllı Mali Çerçevesi ve AB’nin toparlanması için oluşturulan Yeni Nesil AB içeriğinde araştırma ve yenilikçilik konularına öncelik verilmeli.

 • Avrupa’nın toparlanmasının temel direği olan dijital geçişi hızlandırmak amacıyla “yapay zekâ” gibi önemli teknolojilerde inovasyonu güçlendirmek için kaynakların yönlendirilmesi gerekiyor.

• Sürdürülebilir bir Avrupa içinse Yeşil Anlaşma toparlanmanın kilit direği olmalıdır.

850 milyar euroluk yatırım açığı

Avrupa'nın COVID-19 pandemisi nedeniyle 850 milyar euro tutarında bir yatırım açığı ile karşı karşıya kaldığı da göz önüne alındığında, “yeşil dönüşüm”ün krizden çıkış stratejisi olarak olumlu sonuç vermesi için vurgu yatırımlar bölümüne yapılmalı.

• Almanya Dönem Başkanlığı AB fonlarının kullanılmasında temel hukuk kurallarına uyum koşulunun benimsenmesini sağlamalı.

• Dünyada güçlü bir Avrupa için uluslararası ticaret kilit rol oynamaya devam etmeli.

• AB-Birleşik Krallık ilişkilerini düzenleyecek anlaşmanın tamamlanarak, 1 Ocak 2021 tarihine kadar onaylanmaya ve yürürlüğe girmesine olanak sağlamak amacıyla çaba gösterilmelidir.

TÜSİAD da konferanstaydı

Merkel’in katılımı ile gerçekleştirilen BusinessEurope Başkanlar Konseyi video konferans toplantısında Türkiye, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, TÜSİAD Genel Sekreter Vekili Ebru Dicle ile TÜSİAD-TİSK AB Temsilcisi ve BusinessEurope Daimi Delegesi Dilek Aydın tarafından temsil edilmişti.

AB Toparlanma Planı ve Bütçe, 17-21 Temmuz’da düzenlenen AB Konseyi Liderler Zirvesi’nde AB27 liderleri 2021-2027 dönemi için 1 trilyon 74,3 milyar euro büyüklüğündeki AB Çok Yıllı Mali Çerçevesi (bütçe) ve 390 milyar eurosu hibe, 360 milyar eurosu kredi olarak dağıtılmak üzere toplam 750 milyar euroluk büyüklüğe sahip ve “Yeni Nesil AB” olarak adlandırılan “kurtarma fonu” üzerinde uzlaşıya ulaştı. Yeni Nesil AB ile AB Komisyonu’nun AB adına sermaye piyasalarından 750 milyar euroya kadar borçlanması için yetkilendirilmesine karar verildi. Komisyon’un borçlanma faaliyetlerinin 2026 yılsonunda sona ermesi öngörüldü.

Bu bütçe rakamlarının alt ve çerçeve tutarları da ayrı ayrı belirtildi.

ABD ile ilişkilerde ise özel bir bölüm yer aldı. Mesela, Transatlantik ticaretin rekabet gücü açısından e-ticarete ilişkin mevcut öncelikleri ele alan yeni kurallar belirlenmesinin büyük önem taşıdığı öne çıkarıldı. Mevcut çok taraflı ihracat kontrol rejimlerinin güçlendirmesi,   AB ve ABD dışında geliştirilmekte olan hassas teknolojilerin tercihine yol açma riski taşıyan tek taraflı ihracat kontrollerinin benimsenmesine yol açacak ve uzun vadeli rekabet gücüne zarar verecek yaklaşımlardan kaçınmalısı istendi, “ AB ve ABD mevcut tarifeleri ve tarife dışı engelleri kaldırmak dahil olarak korumacı eğilimlerle mücadele etmelidir” denildi.

“Transatlantik ekonomi”nin, Birleşik Krallık, İsviçre, Norveç, İzlanda ve Türkiye gibi AB ile yüksek derecede ekonomik entegrasyona sahip olan AB dışındaki Avrupa ülkelerini içerdiği” ifade edildi ve şöyle denildi: “ Bu nedenle, gelecekteki anlaşmaya veya anlaşmalar kümesine bu ülkelerin eklenmesini sağlayacak seçenekler araştırılmalıdır.”

Üretim Avrupa’ya geri döner mi?

Bu arada bir webinara katılan konuşmacılar COVID-19 pandemisinin ticaret üzerindeki etkisine ilişkin deneyimlerden hareketle krizden çıkış ve Avrupa'nın benzer durumlara karşı dayanıklılığın geliştirilmesi için çözüm olanaklarına odaklandı. Tartışmacılar Avrupa’nın benzer krizlere karşı dayanıklılığını artırmak için iki seçenek hakkında görüşlerini ortaya koydu:  Üretimin Avrupa ülkelerine geri döndürülmesi (reshoring),  Mevcut tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi. Doğru tercihin Avrupa'da üretimi sürdürmek için genel koşulların mevcut olmasını sağlamak olacağı görüşünde uzlaşıya varılan webinarda AB’nin açık ticaret politikasını sürdürmesi ve tedarikte çeşitlendirme yaklaşımının benimsenmesi gerektiğinin altı çizildi.

Yeni beceriler ve eğitim

Avrupa, insan kaynağı konusunda da hedefler belirliyor. Mesela,

insan kaynağının sahip olduğu becerilerin güncellenmesi ve bireylere yeni beceriler kazandırılmasına odaklanılmasının olumlu bir adım olacağı belirtilirken, şöyle deniliyor:

“İyi tasarlanmış teşvikler, daha fazla sayıda işverenin işgücünü eğitmesine; daha fazla sayıda çalışanı da eğitim faaliyetlerine katılmaya yönlendirecektir.  AB öğrenim süreci sonuçları ve işgücü piyasası ihtiyaçları arasında daha iyi bir eşleşme sağlamak için insan kaynağına yatırım yapmalı, eğitim ve öğretim sistemlerini çağa uyarlamalıdır.  Eğitim ve öğretim süreçlerinin hem çalışanlar hem de işverenler açısından kazan-kazan sonucu yaratması hedeflenmelidir.”

Avrupa’nın kurtulma planı çok sayıda başlıkla uzatılıyor.

Bunları iş dünyasından ve akademik çevrelerden merak edenler olursa, TÜSİAD’a başvurarak temin edebilirler.