haberanaliz
Dr.Binhan OĞUZ

Dr.Binhan OĞUZ

Mail: binhanoguz@gmail.com

Gıda çöpe değil, ihtiyaç sahibine ulaşsın

Son yazımda, sevgili okurlar hatırlarsa, Gıda fiyatlarının acımasız artışına değinmiştim…

Çok sayıda, bizleri düşünmeye ve incelemeye teşvik eden yorum aldım; tekrar, ayrı ayrı teşekkür ediyorum; çoğu okuyucumuz mutfaklardaki yangına dikkat çekiyor ve Antalya hal fiyatlarının İstanbul ile istatiksel karşılaştırmasının faydalı olacağını belirtiyor; Antalya-İstanbul fiyatlarını Temmuz 2024 ortası olarak mukayese etmeğe gayret ettim: ancak bulduklarım Hal verileri (https://tarim.ibb.istanbul/avrupa-yakasi-hal-mudurlugu/hal-fiyatlari.html)

Kaynak: https://www.antalya.bel.tr/halden-gunluk-fiyatlar, 13.07. 2024 ve  https://tarim.ibb.istanbul/avrupa-yakasi-hal-mudurlugu/hal-fiyatlari.html

Tabloda yer verdiğimiz Antalya, İstanbul hal fiyatlarına göre arada olağanüstü bir fark yok kanımca…

Ayrıca, Antalya hal fiyatlarına İstanbul’a gelene kadar en azından, litresi 46 TL ulaşan benzin ile taşıma ücreti de biniyor…

Sebze meyve için pazar yeri fiyatı olarak elimizde maalesef resmi veri yok, ya da ben bulamadım; ayrıca pazarlarda fiyatlarınİstanbul’da semtlere göre çok  değişiyor olduğunu biliyoruz.

Bir okuyucum İstanbul, Şile pazarından örnek vermiş; 1kg domates,1/2 salatalık,1 kg patlıcan,1/2 kg taze fasulye aldım ve 395 TL ödedim demiş…

Pazara çıkamayıp yakınlarındaki manavlara mecbur kalanların vay haline dedirtiyor durum.

Bunun üzerine ben de İstanbul Beşiktaş için ucuzca olduğu bilinen bir market fiyatları ile şunları buldum 1kg domates (39,99), 1/2 salatalık (14), 1 kg patlıcan (27,99), 1/2 kg taze fasulye (24,99) alsam 106,97 TL ödermişim… 

Şile veya Beşiktaş İstanbul’daki memurun, İstanbul’daki emeklinin durumunu birlikte bir düşünelim mi?

İstanbul dışında yeşil alanlarda olanların bahçelerinde bir şeyler ekip, dikebilme şansı var ancak İstanbul’da yaşayanlar için böyle bir şans da yok.

Sanki duyar gibiyim…

Genelde İstanbul’daki gıda enflasyonundaki bu acı gerçek dile getirildiğinde ”O zaman gitsin İstanbul’dan, dönsün köyüne” deniyor.

Tayin ile gelmiş memur ne yapacak demeden edemiyor insan?

Gelini, kızı çalıştığı için torunlarına bakanlar var bunları nereye gönderiyoruz peki ?

Bu hala faydalı olma gayretindeki emekliler nasıl bırakıp gidecek İstanbul’u?

Tespitler içimizi acıtıyor yazıyoruz ama sadece bunları sıralamakla ve paylaşmakla kalmak da bir o kadar rahatsız edici

Bugünki konumum ve sağlık durumum Tarım ve Hayvancılıkta mağdur duruma düşmüş kişilere aktif destek olmamın önünde engel ve Haber Analiz'de yazmaya başladığım günden beri özellikle Tarım ve Turizmde hangi önlemler çözüm olur konusunu gündemde tutarak bunları okuyup da,konumu uygun görevde olanlar, belki tavır alır dedim ama nafile…

Her ne kadar en yetkili yerlerden “Türkiye’de pazar artıklarını toplayan yok” dense de gözle görülür bir  gıda yoksulluğu var

Bu da bazı okuyuculara  haklı olarak “atılarak heba edilen sebzeleri-meyveleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmanın bir yolu bulunmalı” dedirtmiş…

Tarımda üretimsizliğin faturasını ödemek durumunda kalan kaç ihtiyaç sahibine bu sebze-meyveyi düzenli şekilde dağıtacak organizasyonu gerçekleştirirsek bu kardır…(söylememe bile gerek yok).

Türkiye’de andığım güç duruma, insanına çare olacak her kişi, kurum mutlaka ülkesini çok sevendir diyorum.

Fransa’da bulunduğum ilin komşusu sayılacak Nantes şehrinde 2017 yılında kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir dernek olan TINHI KMOU, (Fransızca’da eski dünya anlamına gelir.)’nun faaliyetlerini bu vesile ile, örnek olarak, paylaşmak isterim;

Dernek, Küçük Hollanda diye anılan pazarda alışveriş yaparken çöpte gıda ürünleri toplayıcılarını görünce şaşıran 7 yaşındaki bir kızın (Dernek kurucu başkanının kızı) gözlemi sayesinde kuruldu.

Her şey küçük kızın babasına, yiyecekleri çöp kutusundan önce toplamanın mümkün olup olmadığını sorması ile başladı ve takip eden hafta sonu TINHI KMOU (TK)[1] macerası başladı.

Dernek, gelir şartı olmaksızın Salı, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri yemek dağıtımları düzenliyor.

Pazartesi ve Çarşamba günleri TINHI KMOU mağazasında ürünler ücretsiz olarak satışa sunuluyor, Pazar günleri ise hazırlanan yemekler evsizlere ikram ediliyor.

7 yıldır bakkal, toptancı ve marketlerdeki satılmayan gıdaların dağıtımını yapan Tinhï Kmou derneği, 80’i aşkın gönüllüsüyle gıda israfına karşı mücadele veriyor.

Derneğin  yararlanıcılarının üyelik kartı var.

Toplamda 3.500 kadar aile, ücretsiz gıda dağıtımına erişebilmek için ayda 50 sent (15 TL gibi) ödüyor .

Bu arada gıda israfına karşı kim ne yapmış konusunu tüm dünyaya yayalım dedim ve bilmediğim çok olumlu girişimler ile karşılaştım; 8 yıl kadar önce, gıda enflasyonu %40’larda olan Arjantin’de daha önce gıda israfıyla mücadele etmek için Almanya ve İspanya’da ortaya çıkan  self servis buzdolapları yayılmış.

Örneğin 2016 yılında "dünyanın tavan arası"diye anılan elli kadar buzdolabından biri İstanbul, Taksim meydanına benzetebileceğimiz Buenos Aires'teki başkanlık meydanına konmuş.

Latin Amerika'nın 3. büyük ekonomisi, dünyanın önde gelen soya küspesi ve yağı ihracatçısı ve 4. büyük mısır üreticisi Arjantin self servis buzdolapları girişimi ile gocunmamış 'İhtiyacın olanı al' demiş Gıdaya ulaşımın çok pahalı olduğu bilinci ile. 

"Bir parça ekmek veya sebze bulmak için çöp kutularını karıştıranlar sadece evsizler değildi, aynı zamanda bir işi varmış gibi görünen iyi giyimli insanlara da buralarda rastlanıyordu”.

Almanya gibi dünyanın en zengin ülkelerinden birinde bilinçlenme  Aralık 2012'de faaliyete geçen foodsharing.de sitesi, gıda bağışlarına adanmıştı ve 85.000'den fazla üyesi bulunmaktaydı.

Sitenin[2] ilk yılında 1 milyon ziyaretçisi vardı. 2015 yılında, verilecek ürünleri duyurarak her vatandaşa, satın aldığı yiyecek veya kalan yemeklerden bağış yapma olanağı sunuyor hale gelmişti.

Aralarında Berlin, Münih, Hamburg ve Dortmund'un da bulunduğu yüze yakın Alman şehrinde faaliyet gösteren Foodsharing, 1,3 milyon kilodan fazla gıda kurtarıldığını iddia ediyordu.

Dernek, "Toplamda 2 ila 3 milyon avroluk gıda tasarrufu sağlandı ve yaklaşık 50.000 yararlanıcıyla paylaşıldı.” Şeklinde basın açıklamasında bulunmuştu 2015 yılında. WWF’ye (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) göre üretilen gıdanın yaklaşık %40'ı değer zinciri boyunca kayboluyor.

Büyük iddiaya göre ise (2023) küresel gıda atıkları, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %10'undan sorumludur; bunun, AB ve ABD'deki araç trafiğinden kaynaklanan yıllık emisyonların neredeyse iki katı olduğu varsayıldığına göre gıda atıkları  konusunda bir şeyleri değiştirmemiz gerektiği açık.

[1] https://tinhikmou.fr/

[2] https://foodsharing.de/

Türkiye’de bu tarz düşünen gönüllüleri birleştiren dernek, vakıf, platformlar mutlaka vardır veya olacaktır …

Toplumdaki ekonomik uçurum getirdiği dengesizliklere, yaralara az da olsa merhem olacak çözümler çıkmalıdır. Fransa, Almanya, Arjantin, Avusturya gibi ülkelerden saydığım örnekleri Türkiye’de destekleyerek gıda israfı ile mücadele etmek, ihtiyaç sahiplerinin gıdaya insanca erişimini sağlamak, her birimizin görevi olmalı.

“Atılarak heba edilen sebzeleri-meyveleri ihtiyaç sahiplerine ulaştırmanın bir yolu bulunduğunda” ve bu örnekler çoğaltılarak tarımda üretimsizliğin faturasını ödemek durumunda kalan artan sayıdaki ihtiyaç sahibine gıdayı düzenli şekilde dağıtacak organizasyonları gördüğümde içime su serpilecek…