haberanaliz
Dr.Binhan OĞUZ

Dr.Binhan OĞUZ

Mail: binhanoguz@gmail.com

KÖSTEK DEĞİL DESTEK LÜTFEN

ALTIN ÜRÜNÜMÜZ FINDIK VE BAŞ TACIMIZ ZEYTİN

KÖSTEK DEĞİL DESTEK LÜTFEN

Bu haftaki yazım Fındık odaklı: son 10 yılda çoğu kez ihracatçılarımız ile çalışmalar yürüttüğüm Fındık konusu her yıl olduğu gibi bu kez de hasat döneminde açıklanan taban fiyat nedeniyle ülke gündemine geldi ve kanımca, instagram yasağı, Küresel gerginlik  gölgesinde kaynadı gitti.

Fındık Altın ürünümüz biliyor çoğunuz ama hatırlatarak başlayalım: Fındık, bademden sonra dünyada yetiştiriciliği en yaygın yapılan sert kabuklu meyvedir ve Türkiye, dünya fındık üretiminde ve ihracatında açık ara birinci sırada, çok büyük bir üstünlüğe sahiptir.

İşte bu altın ürünümüz için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) yine devreye girdi, 2024/2025 sezonu kabuklu fındık alım fiyatları belirlenerek Tarım ve Orman Bakanlığının sosyal medya hesaplarından duyuruldu ve levant kalite için ortalama fiyat 133 TL/Kg, Giresun kalite için ise 135 TL/Kg olacaktır denildi.

Oysa, Fındık bahçeleri hasada hazırlanırken üretici, sanayici, tüccar, ihracatçı, esnaf, manav, bölgede yaşayan hemen herkes 150 lira ile 195 lira arasında değişen beklentiler içerisindeydi.

Yani açıklanan fiyatın genelde olduğu gibi fındık üreticisini tatmin etmediği söylenebilirolağandışı iç veya dış gelişmeler olmazsa  tartışma ancak 1-2 hafta sürer.

Daha sonra fındık yine Türkiye gündeminden düşer maalesef.

Öteden beri süre gelen fındığın sorunları da bir türlü çözülememektedir.

2022 yılındaki çalışmada “dünya fındık üretim alanı 2019 yılı itibarıyla 1 milyon ha’dır.” demişiz  ve dünya fındık üretiminde önde gelen ülkelerin üretim alanlarına bakıldığında; “Türkiye 734 bin ha ile ilk sırada yer alırken, İtalya 79 bin ha ile ikinci, Azerbaycan 43 bin ha ile üçüncü, Şili 24 bin ha ile dördüncü ve ABD ise 20 bin ha ile beşinci sırada yer almaktadır” diye ilave etmişiz. 

Günümüzde olduğu gibi, sektör temsilcileri fındık üretiminde önemli ve çözüm gerektiren birçok mesele olduğuna işaret etmekle birlikte, yetkililer Türk fındığının önündeki en büyük engelin düşük verimlilik olduğuna dikkat çekmektedirler.

Türkiye’de fındık üretim verimliliği çok düşüktür.

Ülkemizde fındık üretim alanının %74'ü, üretimin ise %69'u Doğu Karadeniz Bölgesinde; Artvin, Gümüşhane, Giresun, Ordu, Rize, Sinop, Samsun ve Trabzon illerinde bulunmaktadır.

2022 çalışmamızda zaten belirtmişiz: “Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre 2001-2015 yılları arasında Doğu Karadeniz Bölgesi’nde verim ortalaması 75 kg/da, Batı Karadeniz Bölgesi’nde ise 115 kg/da düzeyindedir”; Buna karşılık, Türkiye’de dekar başına üretim ABD (dekar başına ABD’de de 280 kg verim alınmaktadır) ve Fransa gibi üretici ülkelerden daha düşüktür.

Fındık bahçeleri üretiminin yaklaşık %70’inin bulunduğu Doğu Karadeniz’de, özellikle Ordu, Giresun ve Trabzon illerinde yaşlanmış (80-100 yıl) ve verimleri çok düşmüş, üretici de yeterli gelir elde edememektedir.

Anlaşılacağı gibi, bu bahçelerin yenilenmesi elzemdir.

Aslında 2 yıl önceki çalışmada da yazmışız “Fındık bahçelerinin genelde yaşlı olması, ocakların ise sık dikili olmasından dolayı Trabzon, Giresun ve Ordu illerindeki verim seviyesi Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerinin verim düzeyine göre daha düşüktür”. “Sakarya ve Düzce illerindeki üreticilerin işletme büyüklükleri ve verim düzeylerinin daha yüksek olması nedeniyle bu bölgedeki dikim alanları hızla artmaktadır.”

Fındık ağaçlarının yenilenmesi gerekliliğinin yanı sıra, üreticinin tarıma daha az bakım yapması, modern tarım uygulamaların yaygınlaştırılamaması, bölgede yoğun göçe bağlı genç iş gücünün kaybı ve buna bağlı işçilik maliyetlerinin üretici için öncelikli maliyet olması, gibi sorunlar ülkemiz fındığı için sıralanabilir.

Ayrıca, Ülkemiz fındık ihracatında da istikrarsız ve potansiyelinin  çok gerisindedir. Özellikle Dünya’da üretimin tüketimden fazla olduğu yıllarda büyük stoklarla karşılaşılmakta ve ithalatçı Avrupa ülkeleri arz fazlalığından dolayı fındık alım fiyatlarında ciddi düşüşler görülmektedir.

2023 yılı dünya Fındık ve Fındık ürünleri ihracatı yaklaşık 14,5 milyar dolar, ithalatı 14,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.

2017 yılından sonra sektörün ihracat rakamı dünya ithalatının altında iken günümüzde başabaş olduğu aktarılabilir.

2023 yıl sonu itibariyle en çok ihracatı yapılan ürün grubu, 6 milyar dolar ile 200819 GTİP nolu Diğer Sert Kabuklu Meyve ve Karışımlarının Konserveleri grubu olurken (ihracattan aldığı pay %41,5), onu 200799 GTİP nolu Diğer Reçel, Jöle, Marmelat, Meyve Püresi ve Pastaları ihracatı (ihracattan aldığı pay %25) izlemiştir.

İthalat verilerinde de en çok ithal edilen ürün grupları aynı olup ve 5,6 milyar dolar ile Diğer Sert Kabuklu Meyve ve Karışımlarının Konserveleri grubu ilk sırada yer alırken, onu Diğer Reçel, Jöle, Marmelat, Meyve Püresi ve Pastaları izlemiştir.

Dünya ithalat ve ihracat sıralamaları benzer olmuştur.

Aynı dönem için, bahsi geçen ürün gruplarında,Türkiyenin toplam ihracatı 2,5 milyar dolardır.

Bu değer toplam dünya ihracatının %15,4`üne denk gelmektedir.

Türkiye değer bazında 1. sıradaki dünya ihracatçısıdır.Dünya ihracatındaki oranlara paralel olarak, Türkiyenin ihracat yaptığı ürün grupları arasında en büyük kalem %44,5`lik pay ve 2,2 milyar dolarlık tutar ile kabuksuz fındıktır.

Bu grubu %44,5`lik pay ve 995 milyon dolarlık ihracat değeri “İşlenmiş fındık” izlemektedir.

Aktardığım gibi Fındık Türkiye’de uzun yıllardır ciddi bir ihracat kalemi olup ülkemize gayri safi milli hasılada ciddi katkılar sağlamaktadır. Ancak, Türkiye dünyada en yüksek fındık üretimine sahip ülke olmasına rağmen, fındık fiyatının belirlenmesinde etkin rol alamamaktadır.

Bunun yanı sıra, kaliteli sürdürülebilirlik üzerine ülkemizde ciddi çalışmaların yapılmaması, fındığın ülkemizde katma değerli ürünler haline getirilmemesifındığın ana sorunları olup aşağıda sıralanan soruların üzerine gidilmesi ve çözülmesi ile ülkemizde daha fazla değer katacağı görülmektedir:

Rekolte

  • Pazar odaklı ve iyi tarım uygulamaları ile üretilmiş ürünler,
  • Üretimde teknoloji kullanımı ile verimliliği sağlanmış ürünler,
  • Kalitesi sertifikalanma ile belgelendirilmiş ürünler
  • Bahçelerdeki hastalık ve zararlıların bertaraf edildiği, bakım ve gübrelemenin uygun olduğu ve maliyetinin asgaride tutulduğu ürünler
  • Periyodisite eğiliminin azaltıldığı ürünler
  • Planlı üretim ile rekolte ve fiyat istikrarının sağlanması
  • Alivre satışların artması
  • Verim ve kalite arttırmaya yönelik destekler
  • Lisanslı depoculuğun profesyonel uygulaması
  • Fındık ve fındık mamulleri işleme
  • Müşteri ve özellikle ihracat odaklı katma değerli yeni ürünler
  • Üründe, ambalajda ve sunumda Ar-Ge ve inovasyon
  • Uygun destek ve finansman kaynakları
  • Hızlı tedarik ve sürekli bulunabilirlik için lojistik ağı güçlendirme
  • Lisanslı depoculuk faaliyetlerinin geliştirilmesi
  • Stok yönetimi ve ürün kalitesinin korunması
  • Kalite garantisi için uluslararası sertifika sahipliğinin geliştirilmesi
  • Sektörel kurumlar, üreticiler, üniversite ve kamu kuruluşları arasında koordinasyon

Pazarlama ve Satış

  • Küresel pazarlara hakimiyet için:Müşteri odaklı pazarlama faaliyetleri
  • Ülkelere göre farklılaştırılmış ürün çeşitleri
  • Ülkelere göre farklılık arz eden tanıtım faaliyetleri
  • Sanayi odaklı satışların artması
  • Markalı mamul satışlarının artması
  • Hedef ülkelerin iyi tanınması
  • İşlenmiş fındık ve mamul satışlarının toplam satışlardaki payının artması
  • Akredite laboratuvarların sayısının artması
  • İzleme ve kontrol sistemlerinin geliştirilmesi
  • Hedef pazarlarda Türk fındık mamulleri bilinilirliğinin artması
  • Kalite belgeleri eksikliğinin giderilmiş olması
  • Zaman ve eleman eksikliğinin giderilmiş olması
  • İhracat Kapasitesi ve dış pazarlara hakimiyette temsilcilik, depo ve satış ağı eksikliklerinin
    bertaraf edilmiş olması
  • Markalaşma
  • Aracı acente bulamama sorunlarının bertaraf edilmiş olması
  • Hedef pazarlarda uygulanan tarife ve tarife dışı engeller, kültürel farklar

Umarım okuyucu açısından fazla teknik olmadı ama amacımız çözümleri mümkün kılacaklara aklımızın yettiğince derlediğimiz olasılıkları ulaştırmak.

Dünyada üretiminde ve ticaretinde liderler arasındaolduğumuz diğer ürün zeytin maalesef Hatay’da zeytin ağaçlarına yapılan ‘inanması güç kıyım’ ile Ülkenin ve benim gündemime geldi.

Zeytin ağacının anavatanı Anadolu'nun Kahramanmaraş, Hatay ve Mardin üçgeni diye bir anımsatma yapalım  ve Zeytinin, dünyada sadece Akdeniz ülkelerinde ekonomik olarak tarımı yapılabilen bir bitki türü olduğunu hatırlatalım. Uluslararası Zeytin Konseyi verilerine göre zeytin üretiminde 2019-2020 döneminde Mısır 690 bin ton ile ilk sırada yer alırken onu 500 bin ton ile İspanya, 414 bin ton ile Türkiye, 300 bin ton ile Cezayir ve 207 bin ton ile Yunanistan izlemektedir.

Sözünü ettiğim Hatay’daki bu doğa katliamına tanık olunca araştırmak istedim nasıl korunur diye bu zavallı dünyanın en uzun süre yaşayan ağaç türlerinden olan zeytin ağacının kesimi, ve çok ilginç Türkiye'de ilgili kanunlara göre zeytin ağacı kesimi yasak hatta cezası ağır.

Dünyanın en uzun yaşayan ağacı olarak bilinen zeytin ağacını kesmenin cezası 2017 yılında çıkarılan kanuna kadar  hapis cezasıymış.

Ancak, 2017 sonrası, bu cezanın, üzülerek,  idari para cezasına dönüştüğünü öğrendim.

“Türkiye’de zeytinyağı sektöründe özellikle son on yılda olumlu gelişmelerin yaşandığı, fakat bu haliyle bile üretimde öncü (İspanya, İtalya) ülkelerle aynı düzeye gelinemediği, sonuçta bu durumun zeytin ve zeytinyağı kalitesini ve ihracatını olumsuz etkilediği anlaşılmaktadır.”[1]

Türkiye’deki zeytin üretim sürecinde çözülmesi gereken sorunlar Altın ürünümüz Fındık da olduğu gibi temelde üç başlıkta toplanabilir:

Rekolte

Zeytinlerin bakım sorunu,

Zeytin ve mamulleri İşleme

Müşteri ve özellikle ihracat odaklı katma değerli yeni ürünler

Üründe, ambalajda ve sunumda Ar-Ge ve inovasyon

Uygun destek ve finansman kaynakları

Hızlı tedarik ve sürekli bulunabilirlik için lojistik ağı güçlendirme

Lisanslı depoculuk faaliyetlerinin geliştirilmesi

Stok yönetimi ve ürün kalitesinin korunması

Kalite üretim garantisi için uluslararası sertifika sahipliğinin geliştirilmesi

Sektörel kurumlar, üreticiler, üniversite ve kamu kuruluşları arasında koordinasyon

Pazarlama ve Satış

  • Ülkelere göre farklılaştırılmış ürün çeşitleri
  • Ülkelere göre farklılık arz eden tanıtım faaliyetleri
  • markalaşma.

Bu üç konu ile ilişkili sorunlar çözüldüğü takdirde Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünyada birinci sıraya çıkmaması için herhangi bir sebep yoktur gibi gözüküyor. Çözüm yolu ise bellidir: Üreticinin yeni bir anlayışla, eğitilmesi ve devletin üreticiyi hem maddi hem de manevi olarak desteklemesi.

"Atatürk, Yalova Millet Çiftliği'ni (Yalova Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü) 1929 yılında ziyaret ettiğinde, yörenin tek geçim kaynağı olan zeytinciliğin geliştirilmesi ve çiftlik yakınında bulunan verimden düşmüş 4.000 ağacın gençleştirilerek örnek bir zeytinlik durumuna getirilmesi talimatını vermiştir.”… Önümüzdeki modelin eşsizliğini, canlılığını unutmayalım hatırlatması ile sözlerimi tamamlayım.

[1]UİB AR&GE ŞUBESİ, Mayıs, 2021, ZEYTİN RAPORU, s. 12