ŞAMPİYONLUK NASIL PARA GETİRECEK?
Türk sporuna zirve yaşatan muhteşem gençlerimizi gönülden kutlayarak (biraz gecikmeli de olsa) buluşmak istedim Haber Analiz okurları ile…ve bu başarının ben de çağrıştırdığı soruyu paylaşmayı düşündüm; şu ara yoğunlaştığım tarım ihracatında da böyle peş peşe başarılar gelir yüzümüzü güldürür mü acaba diye sordum kendi, kendime …bunun cevabını birlikte inceleyelim dilerseniz. Tarımda dünya birincisi olduğumuz Fındıkta durum iyi gidiyor aslında. Her tarımsal istatistikte olduğu gibi, Fındıkta da veriler biz ekonomistlere soğuk terler döktürüyor! çeşitli kaynaklara göre farklar analizi imkansız kılacak derecede büyük ama güvendiğimiz sayılara göre günümüzde Türkiye, dünya fındık üretiminde en önemli aktör iken, dünya fındık ihracatında da ilk sıradadır.
Dünya fındık üretimi, 1960’lı yıllarda yaklaşık 250 bin ton civarında iken son 10 yıllık süreçte ortalama 900 bin tona çıkmıştır. Dünya fındık üretiminin yaklaşık %69’unu gerçekleştiren Türkiye’yi sırasıyla İtalya ve Azerbaycan takip etmektedir (FAO).Fındık, bademden sonra dünyada yetiştiriciliği en yaygın yapılan sert kabuklu meyvedir. Dünya fındık üretim alanı 2019 yılı itibarıyla 1 milyon ha'dır. Türkiye’de üretim alanı 2010 yılında 6.7 milyon da iken, üretim 600 bin tondu, 2020 yılında ise fındık üretim alanı 7,3 milyon da iken, fındık üretim miktarı 665 bin tondur.
2020 yılı itibariyle fındık üretim miktarı 665 bin tondur.
Dünya fındık üretiminde önde gelen ülkelerin üretim alanlarına bakıldığında; Türkiye 734 bin ha ile ilk sırada yer alırken, İtalya ikinci, Azerbaycan, Şili 3 ve 4. ! ve ABD ise beşinci sırada yer almaktadır. Böyle sayılara boğmayı hiç sevmem ama bu bizim gururumuz, ülkenin küresel ölçekte lider olduğu yegane kalan başarı ürünlerinden…
Dünya birincisi olduğumuz bu üründen hakkı ile gelir sağlıyor muyuz? kısaca fındıktan para kazanıyor muyuz? İhracata bakmadan iç tüketime göz atalım diyeceğim ama Türkiye’de fındığın iç piyasada tüketimine dair verilerin sağlıklı olmadığını baştan söyleyelim; iç tüketimin yıllık 100–150 bin ton aralığında olduğu tahmin edilmektedir. Buna göre kişi başına tüketimin yıllık 1,5-2 kg civarında olması bekleniyor.
İç tüketime engellerde öne çıkanları aşağıdaki noktalarda toparlayabiliriz:
• Yetersiz tanıtım ve bilgi eksikliği,
• Fiyatların yüksek bulunması,
• Çerez olarak tüketiminin yaygın olmaması
• İkame ürünlerin oldukça fazla olması
Ya ihracatımız hocam diyorsunuz? Türkiye’de üretilen fındığın %15-20 kadarı iç piyasada tüketilmekte, %80-85’i ise ihraç edilmektedir. Para kazandırıyor mu dediniz herhalde…
Güvendiğimiz kaynak trademap’e göre Türkiye, 2021'de 2015 yılına göre 208 bin ton daha fazla fındık ve fındık mamulleri ihraç ederken 298 milyon dolar daha az gelir elde etmiş. Yani şampiyonuz açık ara da, paraca değil! miktarda kalmış ihracat şampiyonluğu…yani bizim fındıklar ucuza mı gitmiş dedim…Yine trademap’in ‘yalancıyım’; bizim fındığın tonu 2017 yılında 6121 dolar iken 2021 yılında fındığımızın tonuna 5621 dolar vermişler…2016 yılında Fındığı incelerken aklımı Gürcistan’a takmıştım…Zira, bugün de ülkemiz fındık ihracatının %20 kadarının yönlendiği İtalya’nın 2015 yılında 3. en büyük tedarikçisi Gürcistan idi ve ben o zaman bunu ileriye dönük tehdit olarak algılamıştım O gün çalışmayı yaparken Gürcistan’da fındık verimini çok yüksek bularak rapora not etmiştim: ‘Türkiye’de dekar başına üretim ABD ve Gürcistan gibi üretici ülkelerden daha düşüktür. FAO’ ya göre dekara fındık verimi Türkiye’de 130 kg/da iken ABD’de 364 kg/da, Gürcistan’da 249 kg/da İtalya’da 157 kg/da ve İspanya’da ise 111 kg/da’dır (FAO 2013). ‘ öyleki bugün Gürcistan küresel fındık ihracatında 20. sıraya gelmiş ve Türkiye’nin ihracatı 2020-21 döneminde %15 artarken, Gürcistan’ın fındık ihracatı % 25 yükselmiş.
Fındıkta üretim ve ihracatta şampiyonuz ama maalesef verimlilikte bir Gürcistan bile olamadık…o meşhur deterjan reklamındaki gibi ‘Çok çalışmamız gerekiyor çok’…diyelim ve ciddiyeti hiç elden bırakmayalım…Geçtiğimiz Aralık ayında AB, muhtemelen kendisindeki rekolte düşüşünü telafi telaşı ile Türkiye’den gelen fındık ve mamullerinde aflatoksin riski kalmadığını söylese de bence hiç gevşemeyelim ve unutmayalım ki yıllarca AB Aflatoksin kontrolünü tarife dışı engel gibi kullandı. 2016 çalışmamızda firma yetkilileri ile yapılan görüşmelerde katılımcı firmalarının dile getirdiği ortak en büyük sorun Aflatoksin idi. Çiftçinin bu konuda daha bilinçli davranması ve/veya kontrollerin ona göre yapılması gerektiği sıklıkla dile getirilmişti.Aflatoksin sorunun yarattığı zararlardan en çok ihracatçının hasar gördüğü söylenmiş en önemli alıcılarımızın bulunduğu Avrupa’da Türk fındığının fiyatını düşürmek için bir araç olarak kullanıldığının altı çizilmişti. Ama biz rekabet baskılarına pek dayanamamışız sanki yine fiyat düşürmüşüz… Şampiyonluğumuzun para eder olması için verimliliği arttıracağız, temiz, kusursuz ürün verme konusunda titizlenmeye devam edeceğiz ve her tarım ürünümüz için yapmamız gerektiği gibi fındıkta katma değerli ürün ihracatına ağırlık vereceğiz…Hocam oturduğun yerden konuşmak kolay diyorsunuz ama bazı verileri süzüp analiz edince insanın içi sızlıyor; fındık ülkemizin en önemli tarımsal ihraç ürünü olma özelliğine sahiptir ve biz ona bir türlü layık olduğu önemi veremiyoruz; geçtim hocalığı vs. insan olarak soruyorsunuz neden gerçekten şampiyon olmaya devam etmeyelim ki? neden para kazanmayalım ki bu değerimizden? İç fındık satacağız tabi de katma değerli ürüne nasıl geçeriz diye mutlak yoracağız kendimizi galiba…İç fındıkta rakipler çoğaldıkça, fiyat düştükçe sorun artıyor; 2021 yılı trademap verilerine göre Türkiye`nin ihracat yaptığı ürün grupları arasında en büyük kalem %50, 1`lik pay ve 1,3 milyar dolarlık tutar ile kabuksuz, iç fındıktır. Ama burada da rakip çok…İşe acaba ‘saymakla’ mı başlasak diyor insan Türkiye’de hemen hemen tüm sektörlerde olduğu gibi tarımda da mevcut durum ile ilgili sağlıklı veriler yok, fındıkta da yukarıda da söylediğim gibi durum ‘saç, baş yoldurucu’ en önemli tarımsal ihraç ürünümüz olan fındıkta, üretim alanları, üretici sayısı ve verim miktarları ile üreticinin yapısı hakkında elde sağlıklı bilgiler olmaması mı sebep acaba yaklaşık 10 yıldır sorunların çözümsüz kalmış olmasına…Belki sağlıklı verilere kavuşturursak göz bebeğimiz sektörü katma değerli ürün için kalıcı projelerde üretir hale getiririz ve hatta …katma değerli ürün üretenlerözel destekler ile teşvik edilir