ÜRETELİM KAZANALIM
Dünyada ve Türkiye’de uçmaya devam eden fiyatlar üretmenin dışında çare olmayacağına işaret ediyor.
Yükselen enerji ve gıda fiyatları, birçok ülkede siyasi ve sosyal gerilimlerin artan bir hoşnutsuzluk dalgası yaratacağını gösteriyor…her kıta gerilimden nasibini alıyor aslında…hocam 1 ayı geçti yazmadın ve korku filmi gibi başladın diyeceksiniz…ama ülkemde şükür, günlük şikayetler dışında, diğer kıtalardaki gibi, toplumsal büyük öfkeler yok…
Asya ve Afrika’da ülkeleri izledikçe yükselen gıda fiyatlarınınTürkiye’de toplumsal ve siyasi istikrarsızlığı getirmemiş olmasına gerçekten şükrediyorum; geçen hafta tamamladığım bir raporda ihracatçılarımız hangi ülkelere yönelse diye incelerken darlanmamak elde değildi…
Örneğin gıda fiyatları enflasyonunun bir yılda %80'i aştığı ve altı aileden beşinin öğün atlamak zorunda kaldığı Srilanka’da devlet başkanı ülkeyi terk ediyor,
Petrol fiyatlarının son beş ayda ikiye katlandığı Uganda'da protestocular tutuklanıyor, Panama'da hükümet, halkın baskıları karşısında köprü ve otoyolların serbest bırakılmasını sağlamak zorunda kalıyor, Ekvador'da ölümler ile biten çatışmalar, hükümeti satın alma gücü lehine 700 milyon dolar (690 milyon euro) destek vermeyi kabul etmeye zorluyor.
Hükümetlerin Covid sonrası toparlanma planlarının harekete geçirdiği talebin hizmetler aleyhine mallara kaymasıyla 2020 yılında başlayan buekonomik bela, gördüğümüz gibi, siyasi tehlikeye dönüşüyor.
Tabi dünya tarım ürünleri ve enerji ihracatında önemli bir pay sağlayan iki ülke olan Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle ekonomik ve siyasi gerilim iyice perçinlendi…
Üretmek, her şeye rağmen üretmek şart…
Üretim için elimizdeki kaynaklara baktığımızda 4 temel kaynağı tam karşılayamıyoruz doğru ama 1-doğa, Tarımsal faaliyet, toprağı ve tohumu kullanarak bitkisel ve hayvansal ham maddeleri üretmek için son derece el verişli, 2-işgücü derseniz gani (Her ne kadar çok nitelikli donanımda değilse de) 3-girişimci ve 4-sermaye var ama eksik, yani desteklenmesi şart…
Bir yerlere bağlı olmadan elverişli tüketim için elimizdeki bu imkanları kullanarak üretim seferberliğine en azından tarımda başlasak…dünya lideri olduğumuz Tarımda en fazla döviz sağlayan ürünümüz fındıkta rekolte zamanı yaklaştığından ve bu ara üzerinde yoğun çalıştığım sektörlerden olduğundan bazı tespitlerimi paylaşmak isterim…
Türkiye dünya fındık üretimi ve ihracatında 1. Sırada yer almaktadır; Günümüzde Türkiye, dünya Fındık üretiminde en önemli aktör iken, dünya fındık ihracatında da ilk sırada olup, toplam ihracatın %61’ini gerçekleştirmektedir.
Ama elinde böylesine altın bir ürün varken Türkiye, garip ama gerçek denecek biçimde, yılda ne kadar fındık ürettiğini açıklayamıyor.
Geçtiğimiz ay manavlar, kırıcılar, yani işin ehilleri ile sohbetlerde de devlet kurumlarının dahi rekolte konusunda fikir birliği edemediğini anlıyoruz.
Tarım ve Orman bakanlığına göre 2022 yılı fındık rekoltesi önceki yıla göre yüzde 12 artışla 765 bin 287 ton olarak tahmin edilmektedir.
Bakanlık, rekolte tahmin çalışmalarının, fındık bahçelerinde çotanak sayımlarına dayalı hesaplamalar ve gözlemler sonucunda yapıldığını aktarmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu sezon için tahminini 729 bin ton açıklamıştı.
Uluslararası Sert Kabuklu Meyveler Konseyi(INC)’nin tahminine göre de, Türkiye’nin fındık üretimi 2021’de 790 bin ton olarak gerçekleşti ve 2022’de üretim 760 bin ton olacak.
İhracatçılara göre ise bu yıl fındık üretimi 800 bin tondan fazla.
Türkiye’de fındığın iç piyasada tüketimine dair verilerin de sağlıklı olmadığı değerlendirilebilir; iç tüketimin yıllık 100–150 bin ton aralığında olduğu tahmin edilmektedir.
Kişi başına tüketimin yıllık 1,5-2 kg civarında olduğu tahmin edilmektedir.
TÜİK verilerine göre 2012 yılında 91 bin ton olan Türkiye’nin toplam fındık tüketimi 2019/2020 döneminde 132 bin ton, ve kişi başına tüketim ise 1,6 kg olarak değerlendirilmektedir.
Ancak aynı yıl için TMO verileri toplam tüketimi 140 bin ton olarak nitelendirmektedir.
“Dünya fındık tüketimi 2019 yılında 521 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Fındık tüketimi ülkeler bazında ele alındığında; İtalya %21’lik payla ilk sırada iken, Almanya %18 ile ikinci, dünya fındık üretiminde lider konumda olan Türkiyenin toplam fındık tüketimi ise %14’lük payla üçüncü sıradadır.”
Fındık ve fındık mamulleri toplam ürünlerinin dünya ihracatı 2021 yılı itibariyle yaklaşık 14 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Aynı dönem için, bahsi geçen ürün gruplarında, Türkiyenin toplam ihracatı 2,5 milyar dolardır.
Bu değer toplam dünya ihracatının %17,9`una denk gelmektedir.
Türkiye değer bazında 1. sıradaki dünya ihracatçısıdır.
Peki üretimde ve ihracatta dünya lideri olduğumuz bu ürünün dünya fiyatını da saptayabiliyor muyuz?
Üretip kazanacak hale ne zaman geliriz?
Dünya ihracatındaki oranlara paralel olarak, Türkiye`nin ihracat yaptığı ürün grupları arasında en büyük kalem %50,7`lik pay ve 1,3 milyar dolarlık tutar ile kabuksuz fındıktır.
Güvendiğimiz kaynak trademap’e göre Türkiye, 2021'de 201531 ton kabuksuz fındığı, tonu 6415 dolardan satmış.
2017 yılında ise 159780 ton fındığı satarak 1068976 bin dolar elde etmişiz.
Yani fındığımızı 6690 dolardan bu yıldan daha ehven fiyattan satmışız…
Türkiye, 2021 yılında kabuksuz fındığını 6400 dolardan satarken İtalya 38160 ton kabuksuz fındığı tonu 9176 dolardan pazarlamış…
İtalya, az ürünü, yüksek fiyattan satabilirken biz daha çok miktarda ürünü daha ucuza vermişiz!Anladığımız, tüm yetkililerin de söylediği gibi, daha çok çaba daha fazla miktarda mal, daha az kazanç…
Oysa dünyada fındığın fiyatını kıran değil, belirleyen olmalıyız…
Verimliliğe odaklanalım, üretimi iyileştirelim, daha yüksek fiyatla satarak kazanalım…
Fındık, Türkiye’de üretim seferberliğinin çekici gücü olsun….