YIL SONU YAZISI
2021’i bitirirken yazdığım satırlarda yine tarımın durumundan duyduğum endişeye yer vereceğim…”var mı tarım ile bir ilgin hocam” diyecek belki okuyucu…10 yıldır sektörün çeşitli alt dallarında inceleme, gözlemleme, raporlama dışında bir üretimim yok ama ülkesini çok seven bir araştırmacı / tüketiciyim diyelim…Daha öncede değindiğim gibi turunçgiller, bulgur, elma, meyve sebze mamulleri, fındık, tohum, gübre gibi çok çeşitli alt sektörlerde projeleri üretici ve ihracatçılar ile gerçekleştirme fırsatım oldu ve bunu yaparken Antalya’dan, Ünye’ye, Mersin’den, Trabzon’a, Gaziantep’ten Denizli’ye kadar çok yerde hep gördüğüm üretici tarımdan koparılıyor…üretemez, üretse de maliyetleri kotaramaz hale geliyor…şu son gübre, mazot fiyatları artışı sonrası henüz sahalara inemedim ama aklımın yettiği kadarıyla üretim, destek olmaz ise tarım iyice zorlaşacak, zayıflayacak…Gıda fiyatları tavan yapacak…haydi tüketiciyi geçtim diyelim, ama bunca işsiz genç evladımızı tarımda üretmeye nasıl ikna edeceğiz…
Tam da yılın son yazısını yazarken eski harici belleklerden birinin içinden çıktı “Türkiye için stratejik öneme sahip olan gıda ve içecek sanayiinde meyve sebze sektörünün ekonomiye katkısı” adlı çalışmam; Gıda ve İçecek sanayi 1998-2011 döneminde 17 kat büyüyerek 256 milyar TL’ye yükselmiş ve aynı dönemde 18,4 kat büyüyen Türkiye ekonomisine paralellik göstermiştir …Gıda ve İçecek sanayinin GSYİH içindeki payı % 19,8 oranındadır. “ demişim…Artık maalesef varolmayan bu analize göre…Türkiye’de tarım katma değerinin milli gelire oranı 1990’lı yılların ortalarında %16-17’ler düzeyinde olduğu şeklindeydi…Bu veriler ‘milattan önce değil’ bizlerin Türkiye tarımı ile övündüğü zamanlardı…ya da gelecek için bu tarz endişe duymadığımızdan dolayı her şey çok kolaydı diyelim.
Ancak tarım katma değeri zaman içerisinde gerileyerek 2018 yılı itibarıyla %5,5 seviyelerine ulaştığından beri yıl başı sevinçleri yaşamak giderek zorlaşır oldu…yani geçmiş yıllara ağıt yakacağız neredeyse yeni yılı karşılarken…
Yılın muhasebesini yaptığımızda …
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2021 yılı Bitkisel Üretim 2. Tahmini’ ne göre, Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2021 yılında bir önceki yıla göre %15 oranında azalarak yaklaşık 31,6 milyon ton olacağı tahmin edildi. Bir önceki yıla göre buğday üretiminin %13,9 oranında azalarak yaklaşık 17,7 milyon ton olması ile buğdayda son 14 yılın, en düşük üretimi öngörüldü. Arpa üretiminin %30,7 oranında azalarak yaklaşık 5,8 milyon ton ile arpada son 32 yılın en düşük üretimi beklenir oldu.
Baklagillerin önemli ürünlerinden nohutun %24,6 oranında azalarak 475 bin ton, kuru fasulyenin %8 oranında artarak 302 bin ton, kırmızı mercimeğin %30 oranında azalarak 230 bin ton, yumru bitkilerden patatesin ise %1,9 oranında azalarak 5,1 milyon ton olacağı tahmin edildi.
Tütün üretiminin %7,7 oranında azalarak 73 bin ton, şeker pancarı üretiminin ise %15,3 oranında azalarak 19,5 milyon ton olarak gerçekleşeceği var sayıldı.
Sebze üretiminin de 2021 yılında bir önceki yıla göre azalacağı ön görüldü…ancak olumlu şeyler de var…Amerika Tarım Bakanlığı(USDA) 2021/22 döneminde portakal ihracatının, yüksek verim beklentileriyle bağlantılı olarak bir önceki sezona kıyasla yüzde 20 artarak 265.000 Milyon Ton'a çıkması beklendiğini belirtti…Yine aynı kaynağa göre 2021/22'de mandalina ihracatının daha yüksek üretim beklentileriyle bağlantılı olarak yüzde 11 artarak 1 milyon tona çıkması bekleniyor. 2021/22'de limon üretiminin yüzde 27 artarak 1,4 milyon Milyon Ton'a çıkacağı belirtildi. USDA raporunda da Gübre, yakıt ve böcek ilaçları gibi girdi maliyetlerin çok yüksek olduğu kabul edilirken, ağaç budama işçilik maliyetlerinin üretim maliyetlerini arttırdığı belirtilmiş. Bu arada üretim azalınca fiyatların yükseldiği, ithalatın da daha da pahalıya geldiği biliniyor. Buna eklenen dövizdeki garip artış hem ithalatı daha pahalı hale getiriyor hem de fiyatları yükseltiyor.
2022 daha zorlayacak gibi
2022’de çiftçilerin en çok kullandığı iki girdiden mazot ve gübrede artışlar ve desteklerin azlığı üretimden kaçışı hızlandırabilir gibi…Toplam tarımsal destek 26 milyar dolar civarında olacak şeklinde açıklanmasına karşın mazotta destek miktarı artırılırken gübrede herhangi bir artış öngörülmüyor. Gübre kullanımının azalmasına bağlı olarak üretimde muhteşem bir düşüş olabilir. Üretici, Bodrum gibi bir Güney ilçemizde de son zamanlarda bana sıklıkla aktarıldığı gibi, maliyetleri çıkartamayacağını hesaplayınca bağını, bahçesini ekmekten vaz geçiyor, kötünün iyisi de kiralıyor anladığım… en kötüsü ise satıyor… tarla emlaka yenik düşüyor…
Yeşil dönüşüm, 2022 yılını şekillendirecekmiş….
Gübre ve mazottaki yüksek maliyetler ve Türk lirasındaki belirsizlik ihracatçımızın belini bükmesin diyelim ki 2022 yılında devam edecek ve kalıcı olabilecek Türkiye'ye yönelik ilave tedarik talebine üretici uyum sağlasın…bir diğer önemli uyum konusu da “Yeşil Dönüşüm” AB’nin 2050’ye kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasını hedeflediği bir strateji ile ortaya koyduğu Yeşil Mutabakat, sektörlerimizce uygulanmaya başlayacak zira AB'nin sınırda karbon düzenlemesi mekanizması için geçiş dönemi 2022'de başlayacak ve yıl boyu sürecek…
Tarladan sofraya: adil, sağlıklı ve çevre dostu bir gıda sistemi tasarlamak hedefler içerisinde anılıyor …Tarım’a tekrar gerekli özen gösterilir belki diye umut edelim zira tanımlanan hedefler arasında ekosistemleri ve biyoçeşitliliği koruma da yer alıyor…
Tabi hatırlatmak istemesem de Covid-19 salgını, 2020 ve 2021'i olduğu gibi 2022'yi de şekillendireceğe benziyor…20 yıl geriye ışınlanmak istedim bir anda…yani 2002 başındayız……umutlar var daha…yine bu hislere birlikte dönelim…umut edelim; “Yılın sonu diye tarıma gereken önem verilecek artık diyelim belki bi’şeyler olur”
TARIMIN BAŞ TACI EDİLDİĞİ BİR YENİ YIL DİLEĞİ İLE…
Son günlerde yapılan zamlarla litresi 8 liranın üzerine çıkan mazotla indirim oluyor.
Tohum, ilaç ve diğer girdilerde de fiyatlar düşüyor.
Üreticiye yeterli destek veriliyor.
Lojistikte maliyetlerin düşmesi sağlanıyor.
Gıda fiyatları yeni yılda pandemi öncesine dönüyor.
Gıdada enflasyon düşürülmüş.
Ceza kesilen zincir marketler üreticiye eskisi kadar gaddar davranmıyor, tüketici düşen fiyatlar ile memnun …
Çiftçi buğdayını iffetli şekilde yaşayabileceği fiyattan satabiliyor…
İstekler, rüyalar bu ya…belki olur, gerçekleşir…
Böylece belki evine ekmek götürebilmek için buz gibi soğukta kuyruklara girmek zorunda kalan çoğunluğun olduğu bir toplum olmaktan çıkılır, bir yeni döneme girilir. Emin olun herkes için en doğrusu bu olur. Yeni Yılınız kutlu, mutlu, şanslı olsun….