YILSONU YAZISI
2024’ü geride bırakırken 2025’in mücadelelerine bakış
2024’ü bitirirken birlikte bakalım devirdiğimiz seneye…Dünya için, Türkiye ve yurttaşlarımız için dileklerde bulunmak, aslında kendimizi umut ile ışıklandırmakdeğil de nedir sevgili Haber Analiz okuyucumuz… ama adettendir güzel dilekleri tekrarlayarak umutlanmak…
Bir yıl önce de Barış dilekleri önceliğimizdi
Dünya değişiyor vebize yakın coğrafyada kalırsak Ukraynave Orta Doğu’daki çatışmaların devam etmesi ilebildiğiniz gibi, son derece iç karartıcı bir dönem yaşamaya devam ediyoruz. Bir milyon ölü ve yaralının ardından Rusya-Ukrayna savaşının sona erdiği tahmini[1] tabi içimizi biraz serinletiyor… Aslında, Ukrayna savaşının 2025'te sona ermesini sağlayacak iki faktör bir araya geldi diye bakabiliriz. Birincisi, Donald Trump'ın 20 Ocak'ta Beyaz Saray'a dönmesi olurken, ikincisi, savaşan tarafların bitkinliğinden kaynaklanmaktadır: her iki tarafta da bir milyon ölü ve yaralı! Ukrayna'nın nüfusu azaldı (ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1991'de 52 milyona kıyasla bugün 30 milyon). Ukrayna’nın artık ne yeteri kadar adamı ne de yeterli silahı var maalesef… Diğer taraftan ABD, Nisan 2022'den bu yana yaklaşık 100 milyar dolar gibi bir yardım harcaması yaptı ve hatırlatacak olursak, Trump çatışmayı "yirmi dört saat içinde" sona erdireceğine söz verdi…
Yanı sıra, 2024 yılı, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'daki çatışmaların arttığı, Gazze'deki Hamas-İsrail savaşının İsrail'in Lübnan'daki saldırısına yol verdiği ve İsrail ile İran arasında doğrudan çatışma ihtimalinin önünü açtığı yıl oldu…Bu çatışma dinamiğindeki tırmanmanın stratejik güç dengesini tersine çevirdiği de aşikar; Suriye'de Beşar Esad rejiminin çok hızlı düşüşü bir yerde, İran’ın yapısal zayıflamasını da netleştirmiş oldu tabi de açıkçası, üstesinden gelmemiz gereken birçok zorluk olduğunu da gösterdi. Bölgedeki yeni güç dengeleri nasıl evrilecek? 2025'te Orta Doğu'daki çatışma nasıl sona erecek?Avrupa ne yapacak?
17 Aralık 2024 tarihinde yapılan Avrupa Birliği Genel İşler Konseyi toplantısında Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortamın teşvik edilmesinin stratejik çıkar olduğu belirtilerek, bu doğrultuda Türkiye ile işbirliğine dayalı bir ilişkinin önemine işaret edildi ama bu toplantının sonuç bildirgesinde yeni fasılların açılması ya da kapatılmasının gündemde olmadığı da kaydedildi…Yani, Türkiye ile katılım müzakerelerinin "fiilen durma noktasına geldiği” de söylenebilir. Son gelişmelerden benim anladığım Avrupa için Türkiye, sadece, göç yönetimi konusunda kilit ortak ki ilave 1 milyar € tahsis etti Avrupa Birliği Komisyonu…Haber beni isyan ettirdi; Bu mu bize çizilen perspektif? Adeta Avrupa, 61 yıllık ortağı[2] Türkiye’ye “sen bizim sitenin güvenlik görevlisi olarak kalmaya devam et” mesajı veriyor…Ülkemize biçilen bu sınır bekçisi, göçmen kaçakçılığıyla mücadele yöneticiliğini beğenmiyorsak tek çıkış üretim, üretim, yine üretim…
Bunu başarmak için de doğrudur,üstesinden gelmemiz gereken birçok zorluk var…
Üretimden söz edelim
Üretim deyince ve yılın muhasebesini yapınca, yine tarımın durumundan duyduğum endişeye yer vereceğim…Türkiye İstatistik Kurumu‘nun 2024 yılı “Bitkisel Üretim 2.Tahmini”ne göre, tarla ürünleri olan tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde (yem bitkileri hariç) üretimin yüzde 5,2 azalacağı aktarılıyor.Buna göre, Tahıl ürünleri üretim miktarlarının 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7,1 oranında azalacağı, bunların içerisinde; buğday üretiminin yüzde 5,5 oranında, arpa üretiminin yüzde 10,9 oranında, çavdar üretiminin yüzde 18 oranında, yulaf üretiminin yüzde 4,6 oranında, mısır üretiminin ise yüzde 8,3 oranında eksileceğine de yer veriliyor…
Hiç artan yok mu diyeceksiniz tabi…artış not edilenler var mutlak; ancak, örneğin, bazı sebze ve meyvelerde artış olurken, geçen yıl üretim rekoru kırılan turunçgillerde bu yıl ciddi kayıp var. Yaşadığım Bodrumun gözdesi mandalinada yüzde 32,1, portakalda yüzde 30,8, limonda yüzde 26,3 oranında üretim azalışı[3]endişe verdiğinden olumsuzluklara çareler düşünülsün diye düşüşlere yer vermek istedim.
Bu arada, kümes hayvanları, yumurta süt ve sütlü ürünler üretimi yolunda gidiyor izlenimi vermesine rağmen, hayvancılıktaki gerilemeye, tekrar altını çizeyim belki ehil kişiler çözüm üretir düşüncesi ile, dikkat çekmek isterim; Büyükbaş hayvan kategorisinde, az da olsa düşüş var; örneğin sığır sayısı Haziran ayı sonu itibarıyla bir önceki yılın Aralık ayına göre %0,2 azalarak 16 milyon 396 bin baş, manda sayısı ise %2,0 azalarak 159 bin baş olarak gerçekleşmiş. [4]
Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) 2024 ilk çeyrekte %5,7 ile piyasa beklentileriyle uyumlu bir artış kaydederken, tarım katma değeri %4,6 yükseldi…Ne yazık ki bir kaç yıl önce tarım katma değerinin milli gelire oranına değinerek, “2018 yılı itibarıyla %5,5 seviyelerine ulaştığından beri yıl başı sevinçleri yaşamak giderek zorlaşır oldu”…demiştim bir yazımda…yine aynı derlememde “Türkiye’de tarım katma değerininmilli gelire oranı 1990’lı yılların ortalarında %16-17’ler düzeyinde olduğu şeklindeydi…Gerçekten geçmiş yıllara ağıt yakacağız neredeyse yeni yılı karşılarken…
Ülkeler İtibarıyla Küresel Tarım Ürünleri İhracatı (2022), verilerine göre Türkiye tarım ihracatı 29.9 milyar dolar ile 21.sırada yer alırken, 2023'te 30.6 milyar dolar (DTÖ verilerine göre ile)küresel tarım ihracatçıları arasında 20.sırada yer aldı…Düşüş, kayıp çileden çıkarıyor…Yazıklar olsun, üretici tarımdan koparılmış…üretemez, üretse de maliyetleri kotaramaz hale gelmiş işte…Üretim, destek olmadan mümkün değil, böyle giderse tarım iyice zorlaşacak, zayıflayacak…Zaten tavan yapmış Gıda fiyatları enflasyonu iyice azdıracak…haydi tüketiciyi geçtim diyelim, ama bunca işsiz genç evladımızı, alım gücü erimiş insanımızı ne yapalım?
Doğrudur, üstesinden gelmemiz gereken birçok zorluk var
Ya Mali Durum?
Yazıyı kaleme aldığım sıralarda, TÜRK-İŞ’in asgari ücret talebi olarak 29.583 TL istediğini öğrendim, TISK’in talebinin 22.000’leri aşmayacağını öğrenmiştik…Oysa asgari ücret tartışmalarını izlerken önemli bir not almıştım: “Tek başına yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 33.807 lira olarak tespit edilmiştir”[5]. Yoruma hacet var mı? Ne diyelim, gelin birlikte yeni yılın bütçesine bakıp ümitlenelim desem; Yine yazımı kaleme alırken Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi görüşmeleri tamamlandı. Kabul edilen bütçe kapsamında Türkiye’nin ekonomik hedefleri, gelir ve gider planlaması netleştirildi. Buna göre, 2025 yılı için bütçe giderleri toplam 14 trilyon 731 milyar lira olarak belirlendi ama bütçe gelirleri 12 trilyon 800 milyar lira olarak tahmin edildi. Yani, 2025 yılı bütçe açığının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYH) oranı yüzde 3,1 olarak öngörüldü. Üstüne, üstlük en yüksek vergi geliri kalemi 3 trilyon 599 milyar liralık Katma Değer Vergisi (KDV) olmuş, yani “sen” “ben” ağır yükü ödemeye devam…sıradan vatandaş için zorluklar senesi olacak belli…Doğrudur, üstesinden gelmemiz gereken birçok zorluk var…Haydi, içimizi karartmayalım…Her şeye rağmen, Yeni Yılınız neşeli, şanslı olsun…. Seneye buluşmak üzere, yeni senenizi en içten dileklerimle kutluyorum…
[1] NATO Parlamenterler Meclisi'nin eski bakanı ve eski başkanının tahminine göre
[2] 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması olarak da bilinen "Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Ekonomik Topluluğu Arasında Ortaklık Yaratan Anlaşma"yı imzalamıştır.
[3] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Bitkisel-Uretim-2.Tahmini-2024-53448
[4] https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Hayvancilik-Istatistikleri-Haziran-2024-53811
[5] https://www.birlesikmetalis.org/index.php/tr/guncel/basin-aciklama/2297-aclik-ve-yoksulluk-siniri-kasim-2024-donem-rapor