haberanaliz
Nöbetçi GAZETECİ

Nöbetçi GAZETECİ

Mail: ng.analiz@gmail.com

ÇAĞRI’YA Yapılan HAKSIZLIK

ÇAĞRI’YA Yapılan HAKSIZLIK

Ağır hastalığım nedeniyle bu yazıyı bu güne almak zorunda kaldım.

Mersin’de geçen günler garip bir duruşma yaşandı.

2024/69 Esas numaralı, 5 Ağır cezada görülen dava da, 25.4.2024 günü yeni bir karar verildi.

Hatırlarsınız, ÇAĞRI ÜNEL davası.

Bu genç adam, Mersin’in Eski ülkü ocakları il başkanı. Rahmetli E.Ülkü ocakları genel Başkanı Sinan Ateş’in yakın dostu arkadaşı ve onun döneminin Mersin’deki il başkanı.

Seversiniz yâda sevmezsiniz.

Ancak bir kararı verirken, uygularken, yâda kişiler hakkında yorum ve kanaat belirtirken ADALETLİ ve HAKKANİYETLİ olmak zorundasınız.

Çağrı Ünel olayı, Rahmetli Sinan Ateş olayının öncesinde “OLAYLAR BEN GELİYORUM” ayak izidir.

Basite alınacak ve alaya alınacak durumu yoktur.

Mersin’in öz evladı olan Çağrı’nın olayında MERSİN’DE, ben Mersin’liyim, memleket çocuğuyum, vatanseverim, milliyetçiyim edebiyatı yapan hiçbir kimse ses vermedi, kimse KORKUDAN Çağrı’ya sahip çıkamadı.

Hâlbuki olay apaçık ortada...

Adamı günlerce takip etmişler, banka önünde sıkıştırıp veryansın yapmışlar.

Niye, neden, niçin, kim için, sizin başka işiniz mi yok, durup dururken başkaca bir ilden gelip Çağrı’ya saldırıyorsunuz?!

Saldıranların arkasındaki kitle, her duruşmada MERSİN’E gelip yaygara çıkarırken, gövde gösterisi yaparken, Çağrı ve ailesi samimi olan 3- 5 dostun desteği dışında kimseden destek görmedi.

Ölüme sevinmek doğru değil.

Ortada ölüm var.

Ama birde ZULÜM var!!!

Durmadılar, devam ettiler, ardından Sinan Ateş olayı gerçekleşti.

Sinan Ateş işi yaygın basında kaşınmasa idi, o da kapanacaktı.

Mersin basını içinde ÇAĞRI ÜNEL’İ çok yakından tanıyan, masasında yemek yiyen, o il başkanı iken onunla gezen ayrıca methiyeler düzen çok sayıda basın mensubu, Çağrı olayını irdelemedi, sessiz kaldı.

Son karar duruşmasında, ÇAĞRI; “....Ben soruşturma aşamasındaki vermiş olduğum ayrıntılı ifademi aynen tekrar ederim,  olay günü bankadan çıktım,  arabama doğru giderken arkamdan birinin sert bir cisim ile başıma doğru bir şey ile vurduğunu, vurması üzerine de yere secde şeklinde kapandım,  ardından bir iki kişi daha geldi onlarda bana vurmaya başladı, bu arada aralarından bir kişi belimdeki silahımı görmüş olacak ki silahı var dedi, söz konusu silahı belimden almaya çalıştı,  bende ona engel olmaya çalıştım,   iki kişi sağ kolumdan bir  kişi sol kolumdan tutar vaziyette silahı benden almaya çalıştılar, bu arada birisi sürekli silahı alın vurun şeklinde talimat veriyordu,  ben silahı  elime aldığım esnada  birisi arkadan tekme ile silahı tuttuğum elime vurdu ve çapraz şekilde çenemin altından  yukarı doğru ateş   aldı silah,  hatta kendimi az kalsın yaralayacaktım,  bu esnada birilerine isabet ettiğini fark etmedim,  devamla bu sefer  sağ kolumu geri çekildiğini hissettim bu esnada da tekrar silah ateş aldı,  silahın ateş alması ile üzerime gelenlerin bir kısmı  dağıldı,  bir yada iki kişi yanımda kaldı,   birisini korkutmak amacıyla ben yere doğru bir kaç kez  ateş ettim,   o da en sonunda olay yerinden uzaklaştı,   sadece son kişiye yere doğru ateş ettiğim dışındaki atışlarım kendi iradem ile olmadı,  koluma vurulması nedeniyle silahın ateş alması neticesinde oldu,  olaydan hemen sonra  olay yerinden uzaklaşarak arabama gittim orada  155 'i aradım,  112 'ye yönlendirdi, olayı ayrıntısı ile anlattım, yaralı olanların olduğunu söyledim, olay yeri yakınında olduğumu söyledim, bunun üzerine bir süre sonra  yunus ekipleri geldi,   silahımı teslim ettim,  olayı anlattım, kesinlikle ben müteveffayı  kasten vurmuş değilim,  yaralananıda kasten yaralama amaçlı ateş etmiş değilim, ben diğer sanıklardan  şikayetçiyim, tahliyemi ve tutuksuz yargılanmamı talep ederim" diyor.

İşin içinde Siyaset var, siyasi baskılar ve kamuoyunda farklı algılar yaratılıyor.

Mahkeme kararını: "Katılan sanık Çağrı Ünel'in maktul Emrullah Kaplan 'a yönelik kasten öldürme eylemine uyan 5237 Sayılı TCK.nun 81. maddesi gereğince suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak sanığın MÜEBBET HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanık suçu kendisine yönelik gerçekleşen haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında işlediği mahkememizce kabul edildiğinden, sanığın cezası 5237 Sayılı TCK'nın 29. maddesi gereğince takdiren ve teşdiden 13  YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları ve cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak mahkememizce sanık lehine indirim sebebi kabul edilerek 5237 sayılı TCK'nun 62. maddesi gereğince cezasından taktiren 1/6 oranında indirim yapılarak;sanığın NETİCEDEN 10 YIL 10 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Takdiren başkaca artırma ve eksiltmeye yer olmadığına, 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7242 Sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik ve Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 Tarihli 2014/140 Esas 2015/85 Karar sayılı kararında iptal edilen hususlar dikkate alınarak sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına, 5237 Sayılı TCK'nun 63/1 maddesi uyarınca sanığın gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin cezasından MAHSUBUNA, Sanığa verilen hapis cezasının miktar, kaçma şüphesi oluşturduğundan HÜKMEN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA, iş bu devam kararının dosya Bölge Adliye Mahkemesine gidinceye kadar itirazı kabil olduğuna, bu günden itibaren 7 gün içinde itiraz Edilebileceğine, mahkememizin itirazı uygun görmemesi halinde dosyayı resen en yakın Ağır Ceza Mahkemesi sıfatıyla Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesine göndereceğinin tefhimine(tefhim edildi), Hüküm özetinin düzenlenerek Mersin C.Başsavcılığına gönderilmesine” diyerek kararını açıklıyor.

Çağrı yıllardır hapis.

Onun ailesi, yakınları perişan halde.

İsteyerek, tasarlayarak, planlayarak bir öldürme ortada yok.

Elbette öleninde yakınları perişan olmuştur.

Ama bu olayın sebebi ne?

Kim bu gençleri başka ilden Mersin’e gönderdi, kimler bu gençleri bu olaya sürükledi?

Ölenin günahı var, öldürenin günahı var, ama bu işe sebebiyet veren veya verenlerin, bu işi planlayanların, organize edenlerin, bu işlerin bu noktaya gelmesine seyirci kalanların hiç günahı yok (!)

Veryansın ediyorlar Çağrı’ya.

Unutmayın, başkasının itibarın düşürmek sizleri yükseltmez.

Olayların gerçeği nedir, hakikati nedir diye araştırmak yerine, vur abalıya taktiği kolaycılıktır.

Ben hep dedim...

Yaralı kurdu, yorgun olan kurtlar yer.

Meselemiz DEMOKRASİDİR..

Meselemiz ADALETTİR..

Meselemiz TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ YARGIDIR..

Ülkemizin sorunu, KAYIRMACILIK SORUNUDUR...

Kayırmacılığın yarattığı eşitsizlik ve rüşvet sorunudur.

İşte bu hususları görüp haykıran haksızlığı görüp haklının yanında saf tutan, Sen haksızlığa uğradığında seni terk edip giden değil, kapından içeriye girendir, DOST!!!

Devam edeceğim.

Baki Selam Ve Dua ile.