Can ATAKLI

Can ATAKLI

Mail: canatakli@gmail.com

CHP tarihi bir fırsat yakaladı

CHP tarihi bir fırsat yakaladı

ANALİZ

CHP tarihi bir fırsat yakaladı

Şunu rahatlıkla yazabilirim ki CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel, sakin ve soğukkanlı tavırlarıyla her geçen gün biraz daha sağlamlaştırıyor yerini.

Bu da CHP içindeki “başka takımları” tutanların canını sıkıyor.

Özgür Özel güçlendikçe, parti içinde mevzi kapma ve cumhurbaşkanlığına oynama hevesi içinde olanlar kendi kendini ele veriyor.

Tabii bu çok ayrı bir konu, bunları yazmak için belki henüz erken.

Özel’in seçimden hemen sonra AKP Genel Başkanı’na uzattığı el, CHP’yi de giderek güçlendiriyor.

Elbette Özgür Özel’in bu karmaşık ortamda yaptığı bazı hatalar var ancak bu hataların üzerine “ölümcül” saldırılarla gitmenin anlamsızlığı da ortada.

Örneğin Özel-Erdoğan görüşmesinden sonra AKP’de sessizlik hakim oldu.

Erdoğan bir ayı aşkın süredir hiçbir konuşmasında hakaret kelimeleri kullanmadı, CHP’yi açıktan suçlayan ifadelerde bulunmadı.

Ama bana göre asıl olay CHP’nin gölge Maliye ve Hazine Bakanı Prof. Dr. Yalçın Karatepe ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek arasına yapılan görüşmedir.

Bu görüşmeden “bir sonuç çıkmadığı” haberleri ve yorumları görüyorum.

Oysa CHP bu görüşme ile çok önemli bir kazanım elde etti.

Karatepe’nin açıklamalarından anladığımız kadarıyla; bu görüşmede Mehmet Şimşek’e halkın sıkıntılarının giderilmesi amacıyla bazı öneriler sunulmuş.

Örneğin, asgari ücrette ve emekli aylıklarında bir düzeltme yapılması gerektiği söylenmiş.

Şimşek ise bunun mümkün olmadığını belirtip, ekonomik kararlarından sapmayacaklarını dile getirmiş.

Bu görüşme AKP içinde sıkıntı yarattı.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısından sonra açıklama yaparken bu rahatsızlığı dile getirdi bir anlamda.

Çelik “CHP istiyor AKP yapıyor gibi anlatıyorlar. Böyle bir durum yok, ekonomi programı kararlılıkla yürütülüyor” dedi.

Bunun tam tercümesi şudur; CHP halkın yararına taleplerde bulunuyor ama bu talepler AKP tarafından kabul görmüyor.

AKP ilk kez açık biçimde “halkın yararına” olan bir şeyi yapmamış durumuna düşüyor böylelikle.

İşte CHP’nin eline geçen tarihi fırsat bu.

Artık birinci parti.

AKP, 22 yıl sonra hem ikinciliğe düştü hem de halk desteği ancak -o da MHP ile birlikte- 35’leri buluyor. Halkın yüzde 60’tan fazlası artık bu iktidara karşı.

CHP bunu iyi okuyup gerçekten siyaset yapmaya başlarsa ciddi bir toplum baskısı oluşturabilir.

Nitekim AKP bunu fark ettiği için Mehmet Şimşek’in hazırladığı programı bozacak şekilde asgari ücrete sürpriz bir zam yapma hazırlığına girdi.

Erdoğan asgari ücrete küçük de olsa bir zam yapar mı?

Yapar ama bunun kamuoyundaki karşılığı “CHP bastırdı, Erdoğan mecbur kaldı” biçiminde olacaktır.

Açıkçası artık bundan sonra AKP’nin yapacağı tüm hamleler hep bu algı altında ezilecektir.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bahçeli yine önce Erdoğan’ı dövüp sonra övgü yağdırdı

Salı ve çarşamba günleri Meclis’te grup toplantıları günü, biliyorsunuz.

Salı günleri MHP, DEM ve CHP grupları toplanıyor.

Çarşamba ise AKP ve İYİ Parti’nin günü.

Bahçeli dün, ilk kez grup toplantısındaki konuşmasını oturarak yaptı.

Toplantı 15 dakika geç başladı. Söylenenlere göre Bahçeli’nin toplantı öncesi bir tansiyon sorunu ortaya çıkmış.

Bahçeli oturarak da olsa yine esti gürledi.

Mutlaka dikkatiniz çekmiştir. Bahçeli bu grup toplantılarında mutlaka iktidara yönelik bir eleştiri getiriyor ama sonra iş övgüye dönüşüyor.

Dünkü konuşmasında da İsviçre’deki, Ukrayna barış görüşmesine Fener Patriği’nin katılmasını ağır dille eleştirdi.

Rusya’nın bu toplantıya davet edilmemesini yanlış bulan Bahçeli “Zirvede Türkiye’nin egemenlik hukukunun yok sayıldığını” belirterek şunu söyledi:

“Fener Rum Patrikhanesi’nin statüsü bellidir. İdari açıdan Fatih Kaymakamlığı’na bağlı olmakla birlikte seçilmiş patrik Türk vatandaşıdır. Türkiye’de Konstantinopolis diye bir yer yoktur. Tam tersini iddia edenler Bizans sevdalısıdır. İstanbul’u ikinci Vatikan’a dönüştürmeye kimsenin gücü yetmez. İstanbul milli ve manevi namusumuzun timsalidir. Ekümenik kartını devreye sokanlara, mukabele ve mukavemet göstereceğiz. Asla boyun bükmeyeceğiz, hakikati savunmaktan geri adım atmayacağız.”

Fener Patriği’nin bu toplantıya katılmasına izin veren bizzat AKP iktidarı değil mi?

Önce bu ağır eleştiriyi yapan Bahçeli, konuşmasının sonunda ise yine Cumhur İttifakı güzellemesi yaparak bakın ne dedi:

“Şaibeli devrimciler, tatlısu kurnazı eski tüfekler, yozlaşmış elitler geceli gündüzlü operasyon yürütmekte. Cumhur İttifakı, Türk milletinin ruh köküdür ve kararlılıkla yoluna devam edecek.”

Ne diyeyim, bizim kültürümüzde var Mehter Takımı gibi iki ileri bir geri adım atmak.

ŞAŞIRDIM

Ünal Canbey aynı iddialarla yine sahnede

Mayıs 2023 genel seçimlerinden sonra ortaya çıkan Ünal Canbey çok ilginç bir iddiada bulunmuştu.

Canbey’e göre seçimleri aslında muhalefet kazanmıştı. Ancak mühürlü tüm oylar yurt dışına çıkarılmıştı.

Canbey bu oyların tamamının kendisinde olduğunu ileri sürerek “Medyaya, siyasi partilere bunları göstermeye iddialarımı kanıtlamaya hazırım” diyordu.

Ancak Ünal Canbey bu iddialarını ortaya koyamadan 25 Mart’ta gözaltına alındı.

Bir ay sonra serbest bırakıldı.

Canbey, serbest kaldıktan sonra da iddialarını gündeme getirmeye devam etti.

Son tweetinde şöyle demiş Canbey:

Sabırla beklediğiniz ve hileli seçim evrakları açıldığında; Erdoğan ve AKP-MHP hükümeti kadar, CHP’li Özgür Özel’in de içinde olduğu oyunlar ortaya çıkacaktır. Bugünlerde aralarında anlaşmaya sebep olayların perde arkasında, yapılan bu hile ve oyunlar var.

Seçimi kazandıklarını, Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel’e mesajlarım ve 20 dakikalık telefon görüşmemde, Özel’e bizzat anlattım. Seçim tutanakları ülke dışına çıkarıldı ve bu belgelerin kontrolü, devletimin adına bende dedim. Bu başkanlar bilinçli oyun içindeler ve kesinlikle anlaşmış. Bir tane denetçi ve uzman verip gerçekleri araştırmayan bir CHP’li yönetimi var.

Belli ki Ünal Canbey iddialarında ısrarlı.

Ancak hiçbir şey olmuyor.

Bu da Canbey’in yine gözaltına alınması ile mi sonuçlanacak?

BUNU YAZMAK GEREK

Ertuğrul Özkök’ü yanıltan Türk kalabalığı

Aktif gazeteciliği bıraktıktan sonra günlük siyasi ve ekonomik konulara farklı bakarak yazılar yazan Ertuğrul Özkök dünkü yazısında Almanya’daki maçlarda gördüğü muhteşem Türk seyirci kalabalığı ile ülkemizi adeta işgal etmiş olan sığınmacıları kıyaslamış.

Özkök “yer gök kırmızı beyaz Türk bayraklarıyla donatılmış halde ama Almanlar buna şaşmıyorlar” diyerek Türkiye’de de sığınmacılara herkesin alışacağını ileri sürüyor.

Ancak Ertuğrul Özkök’ün yanıldığı nokta şu;

Almanya’daki Türkler bize gelen sığınmacılar gibi bir anda sürü halinde gitmediler.

1961 yılında Almanya ile yapılan anlaşma gereği işçi göndermeye başladık.

Bu işçiler önce Türkiye’de sağlık kontrolünden geçti, yapabilecekleri işler saptandı, Almanya’da çalışacakları şirketler, maaşları, sosyal hakları ve oturacakları yerler belirlendi.

63 yıl içinde ilk gidenlere yenileri eklendi. Orada yerleşik olanların çocukları, torunları, torunlarının çocukları doğdu, nüfus arttı.

Ancak bu artan nüfusun yüzde 90’ı Almanya ile entegre oldu, kültür ve inanç farlılıkları en az seviyeye indi.

Almanya’da doğan Türkler, Alman gibi yetiştiler. Eşit olanaklardan yararlanarak parlayan, büyük işlere imza atan Türkler çıktı aralarından.

Bugün itibarıyle Almanya’da Türkler bir sorun değil, Alman toplumunun bir parçası gibi yaşıyorlar.

Almanları rahatsız eden tek şey, dinci hareketler. Onu da zamanında kendileri yarattıkları için ses çıkaramıyorlar fazla.

Oysa Türkiye’ye gelen sığınmacılar öyle mi?

Sürüler halinde ve kontrolsüz biçimde sokuldular ülkemize.

İşleri güçleri yok. Biraz parası olanlar bir yerlere yerleşip kendi işlerini kurdular belki ama onların da bu ülkeye entegre olmaları mümkün değil.

Geri kalan milyonlar ise kontrolsüz biçimde bu ülkede yaşıyor.

Yani Ertuğrul bey; Almanya’daki Türklerle Türkiye’deki sığınmacıları kıyaslayamaz ve “alışacağız bizde” diyemezsiniz.

Bİ SORALIM BAKALIM

Bunlar anormallik değil mi Devlet Bey?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan-Özel görüşmesini üstü kapalı eleştirerek, “Türkiye’de anormallik mi var da normallik lafları ediliyor” demişti.

O zaman sormak gerek Devlet Bey’e;

15 milyona yakın sığınmacı Türkiye’yi işgal etti, anormallik değil mi bu?

Halkın yüzde 70’i açlık sınırının altıda bir gelire sahip, bu normal mi?

Son seçimde 18.5 lira olan dolar şimdi 32.5 lira. Üstelik Merkez Bankası baskılamasa, belki 45 liraya çıkacak. Bunda bir anormallik görmüyor musunuz?

Yine seçim günü 19 lira olan benzinin bugün 43 lira olması da normal mi sizce?

Enflasyon ise resmi olarak yüzde 65 ama gerçeği yüzde 129. Peki bunu da mı normal karşılıyorsunuz?

Daha say sayabildiğin kadar anormal olan durumu.

Öyle değil mi Devlet Bey?

Bu arada grup toplantısında rahatsızlanan Devlet Bey’e acil şifalar dilerim.